Kimdir Hîç Rû?
Hîç Rû şâir, eğlenceli, güzellere düşkün, mevki ve makama mesâfeli, gönlünde âşk, gözünde yaş bir fâkir fukâra şuâra zümresinden kimsedir. Terki terk eden, dünyayı terk eden istiğna sahiplerinden, temannasız eyvallahı olmayan bir Müstağnidir. Herkesin bilip de kimsenin söylemeye cesaret edemediğini söyleme cüretinde bulunmuştur. Müsbet ilimlerin yanısıra Kur’ân ve Hadis ilmiyle birlikte medrese kültürüne aşinâ olduğu şiirlerinde açıkca görülmektedir. Hayâtın inceliklerinden ve zevklerinden haberdar, dışa dönük kalender meşrep bir yapıda olan Hîç Rû, haz, zevk, mizâha ve müsbet müstehcenliğe de eğilimlidir. Bu dünya gelini şâirle oynaşmak istese bile, âhının gamının siyah dumanıyla her gece beyaz saçını siyaha boyar ve âşıklarına azap verir. Hîç Rû şâirin gözlem yeteneği güçlü kıvrak zekâlı bir Ferdi ferittir. Şiirde açık, anlaşılır bir dil kullanıp sade hayâllere yer veriyor. Hak dostu Sufi şâirler gibi Hîç Rû özgür azâdi ruhtur. Dünyaya aldırışsız bir tavır takınır, samimi ve coşkulu şiirler yazar. Bazen gerektiği yerde halk diline inip sokak dili ve argo da kullanmaktan çekinmez. Hem nalına hem mıhına net çâkmaktadır.
2024 DİVANLARI
"Aram Tepesi" is a heartfelt tribute to the teachings of Sufism, weaving together themes of love, existence, and the eternal journey of the soul. We invite you to explore this poetic reflection on the profound connections between life, death, and spiritual awakening.
https://www.academia.edu/125556423/Aram_Tepesi
Ben Fakir dedin daimi sıfır tepesine
Cehdi sonsuz Münzevî'den dinleyin
Fânidir cismi cânlar ölmez tepesine
Ölü diriyi ölmeden ölenden dinleyin
Ahkâmı nâmûs Târık yıldız tepesine
Gülen'i her seher rüzgârdan dinleyin
Ölmez âlimler âlimi âlemler tepesine
Vakâr, takvâ, emânet mürvet dinleyin
Tegâfül etmişti Settâr yüce tepesine
Tevâzu, sabrı ahde vefâdan dinleyin
Basiret ferâset tevekkül ola tepesine
Hilmi Marûf isârdan Meryemî dinleyin
Çıkmış Medine yüce gönüllü tepesine
Azim vasfına rahmeti Râhman dinleyin
KUM GİBİ
Baloncuklar dönmüş etrafımda aynalar siyâh
Yalnızgezer Kâşif olmuştum süveydâ âh şâh
Aklın hafızan almaz cennetlerde çıktı bahtına
Mutluluk kaynağı fark makâmı doğar şansına
Bir Fener ışığı rüzgâra pembe bulutları üfürdü
Kalaba suyu doldurdu bademliğe inciler sürdü
Evrenin karnında soluk alıp verince tanrı sanrı
Kırılan hiper gerçeklik sanal aynadan Rû vardı
https://www.academia.edu/124720515/KUM_G%C4%B0B%C4%B0
GÖNÜL KİMDİR?
Bu ne hikmet ki..
Cehlin ardında hamâset revâç bugün
Borsa çökmüş Japon nanik derdi dün
Dehâlet ihânet riyâ bâb hizmet bugün
Bu ne hikmet ki cehile izzet rağbet ün
Ne kara günlere kaldık demlerde hele
Geçinir ehl-i kemâl ile beraber cehele
Bir hayvân iken insân geçinir hele hele
Kaside demeye ya gazele kitâba acele
https://www.academia.edu/122789489/G%C3%96N%C3%9CL_K%C4%B0MD%C4%B0R
Hikmetlerin Kaşları
Bu gece evin yolunu unutmuşuz biz
Yakar yıkarız arslanlar saldıracaktır
Bellidir, görenler şâhittir âşıklarız biz
Bu gece yaramazlık yaparız âvâzdır
Güzeldir bûy kafamız delirmişizdir biz
Aldırmaz ise, sen ile ben bir rûhuzdur
Karacılar anlamaz bizleri havacıyız biz
Pilotuz biz göklerde eşitiz âvâre budur
Nazar, Hakk'ın tashihtir sahih âşk biz
Şeyh'ül Ekber, Peygamberimizde ferdiyet küllî biçimde zuhûr etmiş diye ifade edilmiştir. Bu anlamda Hz. Peygamber’in hakikati ile diğer nebilerde ortaya çıkan hakikatler arasında bir tür niyabet ilişkisi kurulmuştur. İbnü’l- Arabî bu ilişkiyi Hakk’ın el-Evvel, el-Âhir, ez-Zâhir ve el-Bâtın gibi isimlerle izah etmekte ve Hz. Peygamber’in hakikat bakımından ilk oluşuna, ancak gönderilme bakımından hâtem oluşuna dikkat çeker. O yeryüzünde bulunmazdan önce bâtın iken diğer peygamberler ona niyabet etmişler, onun zuhurundan sonra ise nübüvvet artık kesilmiş ve veliler ona vâris olmuşlardır.
ZEMZEM
Zemzem olur çâresi vermişti bünyâdım
Murâdı hasadı virân olur nâra imdâdım
İmâr âbâd olur su ver doyulmaz inâdım
Hoyratlar ezdi dikensiz güller hayrânım
Gözlerden saçma yağar şeker ayranım
Gönlüm çâk çâk tapmıştı feyze isnâdım
Hasretinden âb gün kümbete peykânım
Bâğbân gülzârı ohşatabilmez su hânım
Hamele bakmaktan hârâb olmuş cânım
Nemnâk olup müjgânım yayımla oklarım
Kevser sâhibin hüşyâre su vermek lazım
Kâh göklerde gezer kâh çiçekler sularım
Meyi vuslat ârzûsu serteser bûsî çekerim
Her kuyudan su çıkartır kazmıştı şikârım
Dâmeni altında cem olmuş dutu ahvâlım
Bûyî koklamış serkeşlik niyâza meğerim
Dâme dut ayağına düşmüş yalvar derim
Geleyim Gül budağına mizâcına gireyim
Bûy-i güldendir öter şevkle hoş ahengim
Ol Emin serpmiş mucizâtı esrârı âteşim
Tıynetim pâkini ruşen kılmıştır cevşenim
Zikri Mûsâ elinden revnâktı yakîn benim
Zevrâki zerrîni olmuş Bârî âşiyân âşıkim
Su Dîvânı akmış dudaktan ibrîkî Habîrim
Hayret ilen parmağımı şaştım dişler idim
Uşşâklara biricik âşk nur yazar Ekberîyim
https://www.academia.edu/107186187/EKBER%C4%B0YE_ERKANNAMES%C4%B0
SAHİLSİZ SONSUZ UMMAN, TEMMUZ 2023
Hele hele cehele
Gayri felek yeter aksine devrânın hele
Yüz bulmuş divâneler belâ hele cehele
Ne kara günlere kaldık gazeli hele hele
Geçinir ehli kemâl ile ecele gider acele
Güle arsız olmuş durmaz ki hele hele
Kimin kastı iftira kimi yalan kin cehele
Hayvân iken insân geçinirdi hele hele
Kimi ilim irfân ile yeksân geçinir delile
Ne hikmetse cehil izzeti rağbette hele
Hamâkat hâli nevbetten bugün cehele
Dehânet ihânet riyâ hizmette hele hele
Feyziyâ, fazilet ahlâk ağlar durur zelile
https://www.academia.edu/s/a57200b45f
Donmuş üzüm
Niye dondu bu üzüm
Melemez oldu kuzum
Hulle don biçmiş gibi
Hak şer âbı içmiş gibi
Sevmeyenler utansın
Kim şanslı içip şer âbı
Mahkumlar mı yansın
Kim kaldırsındı harâbı
Çatılara âşk saklansın
İnekler samanları yedi
Üzümler donup kalsın
Ye felek kim kimi yedi
Bir su verdim köküne
Üzüldü sustun üzüme
Zülfün zincirledi beni
Virân olmaz ki yelleri
Fayda verse keşken
Dosta verse sevsen
Geriye kalmaz üzüm
Neden arsızdı yüzüm
Güle güle yedirirsin
Perden didara bakır
Hadi gönüle girersin
Kimler ansındı anar
Sepet örer Süleymân
El emeğin göz nurun
Taş olsan kalp erirdin
İbret gerekle sinilerin
Ne ışığı var ki göresin
Zeytini bilsem deresin
Bey kim kul kim bilesin
Ne kab yemek yiyesin
Evvel âhir derviş hürsün
Lambada âşkta üşürsün
Seven sevileni düşürsün
Çözemedim gitti üşürsün
Bülbül ötmez ki vir ânda
Baykuş girmez divânda
Bilmez Lokmân bu derdi
Sor Rû bilir, yersizi yerdi
Ruhsal kalbi yetenekleri kullanan ve ruhsal güçle kutsal sevginin
yaratıcı gücü olan El himme, “pratik yönü ile, maddelerin özgürcetasarrufudur (teşkirü’l-
aşya), bilişsel yönü ile ise, aklın kavrayışınınötesindeki Varlığın sırrına nüfuz etmek için olağanüstü bir güçtür.”Kalbin rolü, duyusal kapasitelerin işlevlerinin daha yüksek birişlevsellik düzeyine genişletilmesidir.
Burada kim var ve orada ne?
Oradaki ne ise burada o var.
Evrensel olan O özeldir,
Ve özel olan O evrenseldir.
Tek bir Öz vardır,
Özün ışığı da karanlıktır.
Bu sözlere kulak veren Kafa karışıklığına düşmez.
Gerçekte, bizim ne söylediğimizi yalnızca O bilir
Kimin manevi gücünün olduğunu da…
https://www.academia.edu/98289039/DOKTORUN_%C4%B0S%C3%82DIR
İKİNCİ BEN İÇİN SORGULAMA
Bülbül, dünyanın bu yüzündeki güzelliğini gördüğü için hemen gül gibihoş
bir gazel söyledi ve sorular sorup ruhunu kalbini derinden sorguladı. Kimisi dünya ve ahiretten ilgisini keserken, kiminindünyanın talibi olması nedendir? Hangi zerreyi temeşa etsen bir güneşgörürsün. Peki ya bunun manası nedir? Gözümün altında çıkan ikinci
ben, benim içindeki benden öte olan ben midir? Sen selamet güllüğünde taze gül gibi gül, şen ol da, bu Rû derviş kınanmışlıktır. Kınayanın kınamasından korkmaz dervişler...
Benim başımdaki bu sevdâ nedendir?
Yanar duru âmâ hiç bilmem nedendir?
Kınanmış, hor hakir derviş Rû ağlasın
Güle güle handân âh zâr zindândasın
Gülzâr ruhu yemyeşil cennet bahçesi
Arif için sana kavuşmak cennet akçesi
Senden ayrılmak cehennemdir düzâhı
Bahâr lütfunun yüzü, Kış kahrının âhı
Hizmet için birbirine girmiş ardıçlar
Letâfet bağında hoş esiverir rüzgâr
Eşikten bahçeye doğru koku miskli
Dudağın mor gonca burnunda benli
Dilinde şarkılar türküler nedendir?
Peki yâ âhları eyvâhları nedendir?
Kimi serhoş, kimi çılgın kimi hoş
Kimi mahçup kimi deli ki meyhoş
Soruları bitmek bilmedi gözü kordu
Hızır olsan bile cevap vermek zordu
Musâ'ya yâ sabur dedi Hızır âşk yolu
İyi ki şâhit Yeşu yazdı yasasına boldu
Kimi köle kimi efendi kimi derviş
Kimi günahkâr kimi rezil rüsvâ iş
Kimine tamu hak, kimi arafta hak
Cennetler farkı bile var müstehak
Kimi dünyâ ehli ukbâdan müberrâ
Benekli olsun güller vermiş ki verâ
Zerrede güneş şûh dilber mum gibi
Bin suret hüveydâ aslını bilir ruh dili
Aşkına müptelâsı olduğumuzdan beri
Perişân olup atın âsâsına dayar yüreği
Altımdaki atın vücudu râ harfine döndü
Yel vurmuş uçurdu saman çöpe döndü
Sâki gibi gümüş kâdehle cânânın erişir
Hızır gibi, gamla batmışa yâr eli uzatır
Lâlezâr nehir ve bülbül ile güzel atındır
Kâdeh durmadan dönsün yâzel katındır
AHÂ KÂF U NÛN, 2022
Ahâ Kâf u nûn innâ hedeynâ
Sagâr-ı Kevser'in yâ Alî illâ fetâ
Kırk onbir yedi dört birdi Fatihâ
Ve’l-leylün ve’ş-şems ve’d-duhâ
Fecrin ve’n-necmi okur göz ahâ
https://www.academia.edu/84084204/AH%C3%82_K%C3%82F_U_N%C3%9BN
Üns ile Yumuş, 2022
Alan satan zülâl- ma’nâ içer demde
Asla ayrı gayrı yoktur özler özünde
Sikâ, tevfîk ve inâyet varsa bir rızâ
Efkârına himmeti âlîdir cümle evlâ
https://www.academia.edu/82484836/%C3%9Cns_ile_Yumu%C5%9F
HÂTEM
Bir dokunsa fikrine gülüm
Serçe parmak taktı hâte
mLâl dudak câna cân katan
Sıkıp sızırıp şekerim zâten
https://www.academia.edu/80633995/H%C3%82TEM
SIRR VE NUR, 2020.
Bu kitap, bir Sufinin çıkmışolduğu “Gece Yolculuğu”ndaki müşahedelerinin şiir diline dönüşmüş halidir. Klasik şiir anlayışının dışında bir muhteva ve yapıya sahip olan metinler, sûfîlere derinden derine mesajlar sunuyor.
https://www.smashwords.com/books/view/1036413?
DÎVÂNÎ RÛ
https://www.academia.edu/72617495/D%C3%8EV%C3%82N%C3%8E_R%C3%9B
EFENDİM
Rızandır kalbimin ibresi, aynası arş - ı Rahmân
Yerde beyt- i Hüdâ, kalbi mü’min arş - ı Rahmân
Kökleşen ilime inci mercan, Rehbersin Efendim
Hâtemü’l Enbiyâ Ekberi Fahr -i Kâinat Efendim
Yol Senin, yolcu Senle, derman ancak Sensin
Batan âleme doğan güneş, ışık sadece Sensin
Meczûbuz aşkınla Ahmed -i Muhtâr Efendim
Mahzûn Sensiz ebed-devlet cihângir Efendim
Şah - ı müşfiktir aşk kelamın Fazilet Güneşi Nebi
Ferîd- i Kevn ü Zamândır, Mahbûb -u âlem Nebi
Seyyidi’l masumin iffeti insanlığa iftihar Efendim
Hikmetin lisanı fasihi, Sâdık u Masdûk Efendim
Sevdam Sensin, hayalimsin, ufkumda tütensin
Kalbimin tahtındasın, soluduğum hava nefessin
Mahsustur pâk sâfiyet, ümmetine Settar Efendim
Zat- ı âlinle mümtâz İslâm, Hakk’ı gören Efendim
Esrarı bilen Mukallibu’l Kulûb Mevlâ - yı Müteâl
Muradın kul Abdullah ile akar Mevlâ - yı Müteâl
Sultanlar sultânısın ruhu Seyyidi’l Enâm Efendim
Habîb-i Ekremdir Habîb-i Edîb, Ekmel Efendim
Dillerde, gönüllerde Sen, tek beste, gül Sensin
Sönmeyen ziyâ, eskimeyen yeni, bülbül Sensin
Müştak ins ü cin ol âlem, ahlâkı Kur’ân Efendim
Mest ü mahmur olur iklimine giren cân Efendim
Sukûtumuz tefekkür olsun, hikmetse sözümüz
Bakışımız ibretsiz, nankör, kanaatsız sözümüz
Aşkınla ölmeyi öğret, Nebiler Serveri Efendim
Mübeccel şânın yüce, Resûl -i Kibriyâ Efendim
Ruh-î Muhammedi ile dirilir, cümleden kâinat
Zikr- î Muhammedi ile şenlenir, canlanır tabiat
Meftûndur cemiyet, medeniyeti kuran Efendim
Muhtaçtır beşeriyet, selam barış fatihi Efendim
Aşkınla, ism-i cemâlinle haz duyar sâlih ruhlar
Buğu buğu gönüller, Senle terütâzedir ziruhlar
Cândan, cânândan öte canım, Müberrâ Efendim
Anam babam Sana fedâ olsun, Mustafa Efendim
Esbab, izzet azamate perde Hâlik- ı kevn ü mekân
Mücellâ bir aynadır nazargâh - ı ilâ hî kalb-i mekân
Hor ve hakir hatalar heykelimize Rahmân Efendim
Makam- ı Mahmud, Ahmed -i Muhammed Efendim
2022 ŞİİR KİTAPLARIM
Her hâlimize seherde mahrem anız
Demde bir bülbülü şeydâya nihânız
Gül rengini ızhâr etmiş zâhire hânız
Nâmsız nişânsız âyine nûra nihânız
Goncanın kalbinden gizli kızıl kânız
Çılgın derviş şakısın iştiyak nihânız
Şevkiz âmâ gül dertlerin mimârıyız
Hem sebeb biz hem sonuca nihânız
Aynâlarda zâtına âşık olmuş niğârız
Mutlak âşığız mutlak maşûk nihânız
Mânâ incilerinde görünmez sâğârız
İplik gibi ince zayıf nâzik bir nihânız
Ağyârın uykuda gaflette iken niyâzız
Vuslat bulana dek leyl nehâr nihânız
Gaybi cân ipinde oynayan cambâzız
Hediye mücevherâtı vermişe nihânız
Girift bir bilmece gibi acâyip cihânız
Gönle konan âşk kuşu misali nihânız
İrfânın bağışlandığı kalbine doğânız
Mahfûz labirentin gibi sevdâ nihânız
Kâfiristâna çeken kemendine diyârız
Sırdâş bâd -ı sabâ zülfünden nihânız
Mistik kokun vermiş hayrete ilhâmız
Hem neşe verir hem serhoşa nihânız
Mey içsen daima âşikâr kızıl şerâbız
Şekvâ etsende sikâr âyetine nihânız
Kamıştan inlesen hokkadan belâyız
Cızırtılı çıkarsan kün emrine nihânız
Evveli âhiri levh-i mahfûzda yazarız
Cismi cânı ortadan kaldırsan nihânız
Kavsin kavs-i urûc kavs-i nüzûl varız
Bir âyîne-i pür-tâb-ı mücellâ nihânız
Ervahı ezelden refi-i taayyün kadarız
Bâtın zâhirde biz bir yerlerde nihânız
Cilâlanmış parlak aynâ mekân aşkınız
Cemâl-i mutlak nûr cümbüşe nihânız
https://www.academia.edu/92076292/N%C4%B0H%C3%82NIZ
NEYİM
https://www.academia.edu/75200704/NEY%C4%B0M
Kemter kuluna nihanım
Kah şemsim kah mahım
Gönüllerde aşk pazarım
Gerçi tühfe al seyranım
Gamı gussama bizarım
Fariğ olmuş Hak sözüm
Sıradan, sade arayanım
Ummanlarda damlayım
Yedi deniz yedi ırmağım
Hak yolunda bir ırgatım
Tüm hikayeler bendedir
Delil ile bürhan bendedir
Yedi mushaf yedi mübin
Helfi ma hurşit mübayin
Bin kainat bir bendeyim
On bir kamet bendeyim
Zat u sıfatı çölde canın
Yedi ezan mizan hanın
Kessen yeşil akar leylin
Okuyup yazar cevherin
Eğri nazar bil mez ayn
Mülkü gezer seyyahın
Ağyar bilmez yara yar
Ölmeden ölür şehriyar
Tek hakka eğilir başım
Saçına saz çalar telim
Hiç aşka sabr kararım
Evvel ahire var ikrarım
Cemale arşın Rahman
Elif boyu Fatiha yüzün
Yayı ok kaşı al gamzen
Gonca çeşme rıdvanın
Döne sevda çarkı felek
Haddin hüsnüne melek
Gönül tahtına sultanım
Ben hayatın bir ağacım
Zincir ile dar bilmezim
Dertli canlara tabibim
Kibiri gururu bilmezim
Cemmül ceme demim
Zindan olmaz mezarım
Uçmada özgür kuşum
Tamdır savmu salatım
Çözülmez ki pinhanım
Yetmiş iki dil ağlarım
Dört anasır şeşi eşim
Mühüre Süleymanım
Mert durri mercanım
Hakka çağıran sadık
Yeksan hakla mutlak
Gören gösteren Hak
Söyleyip söyletir
Hak İlmi ledünne talibiz
Issını bulur ceylanız
Mihraba ruzu şebiz
Onsekiz bin alemiz
Od ile pembenin ne oyunu var
Ateş ile pamuk varakta zinhâr
Serhoş çöllerde dermiş lâleler
Sefîne dîvâna halk defter tutar
Her kaçağa şiir okusam üstüne
Dilber derler yine efsûn üstüne
Nazar değmesin der görse icâz
Almış topuzu eline söylerim sâz
Her bireyde murâdın başka âşk
Âsân değil her ruha ziyâfet âşk
Bunca şiiri demek hüneri değil
Kalbe velî hünerli hâs meh siğil
Dilden dile dilbere nâmen şevk
Bu gülşeni savurmuş âteşi vefk
Revân kelâmın yârin gibi âbdâr
Gönle akan akarsu açarı ahyâr
Lebi dilber sıfâtında bir içim su
Akıp tahsîn söz selsebîli şifâ su
Ağzının suyu akar derin inciler
Selâsetden letâfetden biniciler
Kuş kondurmuş kuş dili biçâre
Neml'de vahdet-i vücûdu çâre
Senâ güherlerin saplar hançer
Alev alev kılıcını işitmiş bâriçer
Süleyman, Dâvûd’a vâris kuşu
Öttürdü dibâcede iletmiş nûşu
Gülbe şeker tam kelle bir şeker
Gül-bergi handân lebine şekker
Bülbüller bile ötmez gül solmuş
Rengî hayâl şîve ile edâ hûbmuş
Âsafı garrâ parlamış hâs bu şii‘r
Ömer Şarlak el pençe divana dur
Bu âfet şeydâ âşıkları çıldırtmış
İnci dürri şebgûna şebçerâğmış
Neşeli ferâh yeli şimşirik taş atar
Dâmelere nâ-mahrem eli değmir
Bir himmet eyler nazar şâh sana
Taş iken mercân mânâ hak sana
Güzide siyâhîde hayât âbın okşar
Bağrına basmış İsâyı Meryem kâr
https://www.academia.edu/89826249/EFS%C3%9BN
AŞK DESTANI
https://www.academia.edu/78087311/A%C5%9EK_DESTANI
Lâ mevcûde illâ hû
Yüz yüze öz beduhû
Boya boya tahakkuk
Hâsı vahdet -i vücûd
İçinde her şeyde Hû
Dehr’e sövmezdi Rû
Çünkü dehr Allah’tır
Harici hiçbir şey yok
Ölmeden ölen mûtû
Letâif- i seb’an hûtû
Fenânın fenâsı bekâ
Sahvın fenâ -i vücûd
Tâtîl eylemez fâil Hû
Nefsin fenâsı illâ Hû
Mir’âtü’l - İrfânı ayna
Mutlak Birlik zâtında
El-ân kemâ kân Hû
Lâ-taayyün ahiri Hû
Mutlak tenzih teşbih
Ahadiyat ferd tevhîd
Rahmânî rahmeti Hû
Nûr cevher saçar Hû
Eğer bir gönlün varsa
O gönlünü Hakk'a ver
Gül serveri, hûblar sultânısın
Cemâlin ḥûri gılmândır senin
Denizler dökülür rıdvân anısın
Akmıştır âbın hayvândır senin
Hayâline düşmüş bir hırâman
Kâmetindir hoş, reyhân senin
Ey melek gülizâr bâğın bostân
Cümle hükmü fermândır senin
Ayrılıklar düşmüş alıştım odlara
Kevser'den akan zemzem senin
Tesnimâ çeşmine kimdir hayrân
Vaslından âteşi yanmış su senin
Nûr rûhsârındır vecdi ise kamer
Şebi şebistân balda güzel senin
Şerâb nehrinde âşk içmiş güneş
Reşki cennet periveş âdem senin
Küfri saçın dili âşüfte fâriğdir veli
Cevr eylemiş nâ müslümân senin
Putperest olmuş âşk yolunda yeli
Gark olmuş âlemlere efgân senin
Hiç sormaz ḥâlimi ol Leyli-sıfâtın
Kim gedâ ezber nice üryân senin
Sağır göz gönül yedi beyzâ tenim
Beyti ahzândan bi kurbânın senin
Leb yuhyil izâma kim belâyı âşkın
Her dem kılar zinde Rahmân senin
Mey içmek yahşidir süt gibi ırmağı
Haya kılmaz şekker şerbetin senin
Şermenden olup an dünyâ ukbâda
Gözü fecri mânend okur âşk senin
Hamdolsun can kaydım yok sılâda
Yaman müdâm tesbih tenzih senin
Kızıl kânda arzu emel düşte ziyâde
Dâne dâne düzülmüş gül-rûh senin
Hoş kokusu kara sevdâ çeşmi siyâh
Şuh gözlerin baş başa zincirin senin
Malı mülkü cihân esbâbından sükût
Yok ümidini kesmek umudun senin
Gâfil olma râh aşkından dili meczûb
Neyler gülşeni kim güle yüzün senin
Ne olur germ hüsün çıkar deryâsına
Unutma amâ mihri şebi yeldâ senin
Yahşi yaman bilmem Nûr âşk hâsına
Bülbül gibi gönlün gül feryâdı senin
Yeter yok Hızıra ihtiyâcım var sana
Dilberi gibi âb-ı hoş-güvârım senin
Meğer eyle kim elde var ki ihtiyârım
Kızıl güllerin açılmış lâlezârım senin
https://www.academia.edu/87705003/G%C3%9CL_SEN%C4%B0N
CENNAT
https://www.academia.edu/70181648/CENNAT
Bildi oldu buldu n’oldu bu gönlüm?
Derd ü gamınla doldu bu gönlüm.
Yandı bu gönlüm yandı bu gönlüm,
Yanmada derman buldu bu gönlüm.
Yardım ederseniz yardım eder
Hakk Severseniz, sevilmek size müstehak
Kalu Bela'da görenler Mevlâ’ya âşık
Darr diyârdan gelip Bekâ inler gönlüm
Ruhun geldiği vatanına özlem duyar
İdeler âleminde ebedi saadeti arıyor
Zindan kafeste cana, cananını biliyor
Kondu göçer, geldi gider, âşk gönlüm
Canını cânânı için feda etse zevktir.
BENGİSU
https://www.academia.edu/66905172/BENG%C4%B0SU
İblis melek cinsinden değildir..
Esmaül Hüsna'yı Adem bilirdi..
İdris'den bu yana gıpta ederler..
Vedüd su verirse hayat içindir..
Sansür yok, kınama yok sana..
Irmaklarının kenarında aşıklar..
Sayısız huriler cilve, cümbüşte..
Ne bahtiyar o cana su verenler...
İşte Ben…
Bestelenmeyi bekleyen..
Tek harfi bile yazılmamış..
Şarkıyım ben…
Örülmeyi bekleyen..
Tek ilmek bile atılmamış..
Halıyım ben…
Suya kanmış..
Tek yağmur danesi bile düşmeyen..
Çölüm ben…
Kuş uçmaz, ceylan kaçmaz..
Uçsuz bucaksız ormanım ben…
Zamansız toprağa saçılmış..
Bir gün yeşeririm diye bekleyen..
Tohumum ben…
Rüzgara kapılmış..
Nerede sonlanacağını bilmeyen..
Kurumuş bir yaprağım ben…
Kanatları kırık..
Yüreği buruk..
Gülüşleri sönük..
Yaradandan yol bekleyen..
Yolcuyum ben…
Suna Arslan
11 Şubat 2021
Waterloo, Kanada
Şimdi cevap yazmak farz oldu hanıma...
İşte Sen..
Seni besteledim içimden..
Mırıldanıyorum..
Sade sonsuz güneşin..
Türkünüm ben..
Hörüklerini ören..
Hana'nda ipliğim..
İçimden iplik ip
lik dokurum..
Halça'nım ben...
Yağmura ne hacet sevdam..
Seni sularım gözyaşımla..
Akan suyum var iken..
Yağmur'um ben...
Seni od toprağından aldım..
Gönlüme ektim..Diyar diyar ekildin..
Toprak sen, ateşim ben...
Gönle açan çiçeğimsin..
Güzel kokulu sadem..Sadenim ben...
Senin beklediğin rüzgarlar...
Yüreğinde esen küleğim..
Poyraz'ım ben...
Benim nefesim sensin..
Meleklerin kanadı olmaz..
Gülüşü solmaz meleğimsin..
Buruşmaz kalbin feleğinde..
Ruhunum ben...
Ebedi aşk yolcuğunda..
Beraber sonlanacağız sona..
Sona Hasanova Suna'msın sen...
İşte ben.. İşte sen...
Rü, Waterloo
16 Şubat 2021
Fâkîr Hîç Rû
Küstâhça laf söylemez fâkîr
Sahipsiz dertleri neyler zâkir
Sinek yerine koyup özgeleri
Ankâ kuşuna benzetir özleri
Gökler şafak kan ağlar bana
Cân fezâ Hızır olsa cânı fedâ
Rânâ fazlı gül şeker bürhâna
Cânâne lütfunde ere rıdvâna
Cennetü’l-Me’vâda dilber kim
Nârlı hasret sîne dâğlarda kim
Gözler içip şerâp naz kaz niçin
Dertli dertsizi ağlar dünyâ için
Baş çeker dilim gamında eşsiz
Bâğı dehri içinde dem demsiz
Gönül canı acısın efşânı şeker
Diş biler mey gün semen çalar
Tavan tabân şâhrûh her gece
Öper döne döne bitmez hece
Zulmü sitemlerle helâkı nece
Çalgısız yaşamaz şiir türküce
Nice âhtan felekler nigehbân
Çatlasın patlar zalim ehrimâ
Haksız dökerdi kânı şaklabân
Yüze iki sille vurmuş şâh abân
Meyle gül yanağı gülmüş gül
Şapa şap şapşapa şap bülbül
Kevser yazmış yüzüne Fatihâ
Hüsnün revân okur üstü Tâhâ
Gedâ'ya vermez âşkı dilrûba
Sanma mâl şehvet ister tûbâ
Kâşifsiz esrâr nerde rûh işler
Gülrû'suz eğlence hara dişler
Hamâma giren terler ezelden
Firkâtın payânı yok gazelden
Kâ'be kuyumda susuz azâbın
Sûbha değin durmaz gazâbın
Dûdû dumânıma oynaşır durur
Şebî arûsu dehrin özüne kurur
Saçımın âhımın siyâhî al boyar
Kâmı yâbı ezberler azâp koyar
Hastâ dilem belâ keser âdem
Ne âh ne edem edem n'edem
Gülşeni ḥüsnün dildâr bâde
Yandı odlara felek âteş kâdem
Fâkîre niḳâb ėtmek niye neden
Âfet devrânı neyler mîskîn ben
Şâhı güle bülbül güne bin yana
Niçin girersen acep gârib kana
Sabreder darba âver dil kıymaz
Üstüne vermiş germ pâzârı sâz
Fakr ile fahr eder fâkîr doymaz
Bin kez vermez dilârada olmaz
Kaşınır burnum, el ayak sıcak
Gam cânânı bilmez dem koçak
Yüzün hâk eyler yalan mı yalan
Yokluğun var amâ Mâhrû âyân
Didârı yâr'e âh eylesem olmaz
Galat olmuş benleri sakat haz
Öpül ömrüm kucul ömrüm kor
İsmi Nur'ûllâh'ı sevmekler zor
Halkı uyutmaz fâkîr bir nefes
Cinsi olmayana vermez kafes
Âşkı sırrı cinsi bozuğa açmaz
Zıt olanla sohbet hiçte açmaz
Ölürüz diriliriz gayret kuluyuz
Kârûn Hamanı taklit etmeyuz
Mâlımız olmazsa râhı Resûluz
Kûhken gibi çılgını velî âhiruz
Rû , Waterloo
24 Ağustos 2022
İnsan Olman Feryad u fiğan Sarı Öküz Bir pabuçluktu 8 Cennet Taşhanedir 7 cehennem Yedi semada 7 Yılanlar Bir iğne 4. semada esir Bari ile Musavvir hayret Halık, ol dedi oluverirdi Şuanatı Şenleri zerrede Mikro cin Habir çavuşu Dudu kuşum Hüdhüdü Secde etmeyen komada Hiçtir Süleymana dünya Yanmayan yakamaz aşkı Gark olmayan Nuh olmaz Harına kavrulmaz ateşim Topal ile Hödüke lanetim Şir'den de köpek olurmuş Serçe'ye hayran evrenim Köpüğe, dumana, çamura Bir nefes bir kafes hamura Hiçlik üstünde oturan var Kudreti Sonsuza isyankar Güneş ile dolu olana kör Elsiz, fersiz, ayaksız ama Çemkiren hodbin naşükür Hamdsızı bedbin namert Bir harften ibaret varlık Elif, sonra Be, Ta ve Rü Mimsiz medeniyete yazık Ezik büzük insana kazık Kula kul olanlara nalet Hal anda Şems ü servet Mıhlar Dabbe Allah dağı Arz eden arşından ferşe Öküz balık hava üstünde Yedi beyza Alim üstünde O Öküz sarı ineği yiyince Hava civa olur mal mülk Kükreyen deniz susunca Zombi cerahatı kusunca İnatla ateşe direndi duygu Umut dolu özlemini sundu Batmış ay, sönmüş güneş Satürn Jüpiterle evlenmiş Ciğerinde damla su kalmaz Akan akar, akmayan yular Susuzluğa giryan ötekiler Yüzünü toprağa sürer aşk Zerreden yol var gönüllere Kürreciklerde taşınır hava Yakarsan ateşi harlıdır su Nice yolcular akıp gittiler Gizemi aramayan bulmaz Çözümü basit bir bilmece Ahad u Vahid Ferd içinde.
https://www.academia.edu/44761638/F%C4%B0RAR
İnsan Olman Feryad u fiğan Sarı Öküz Bir pabuçluktu 8 Cennet Taşhanedir 7 cehennem Yedi semada 7 Yılanlar Bir iğne 4. semada esir Bari ile Musavvir hayret Halık, ol dedi oluverirdi Şuanatı Şenleri zerrede Mikro cin Habir çavuşu Dudu kuşum Hüdhüdü Secde etmeyen komada 5 Hiçtir Süleymana düny a Yanmayan yakamaz aşkı Gark olmayan Nuh olma z Harına kavrulmaz ateşi m Topal ile Hödüke laneti m Şir'den de köpek olurmu ş Serçe'ye hayran evreni m Köpüğe, dumana, çamur a Bir nefes bir kafes hamur a Hiçlik üstünde oturan va r Kudreti Sonsuza isyanka r Güneş ile dolu olana kö r Elsiz, fersiz, ayaksız am a Çemkiren hodbin naşükü r Hamdsızı bedbin namer t Bir harften ibaret varlı k Elif, sonra Be, Ta ve R ü Mimsiz medeniyete yazı k Ezik büzük insana kazı k Kula kul olanlara nale t Hal anda Şems ü serve t Mıhlar Dabbe Allah dağı Arz eden arşından ferş e Öküz balık hava üstünd e Yedi beyza Alim üstünd e 6 O Öküz sarı ineği yiyinc e Hava civa olur mal mül k Kükreyen deniz susunc a Zombi cerahatı kusunc a İnatla ateşe direndi duyg u Umut dolu özlemini sund u Batmış ay, sönmüş güne ş Satürn Jüpiterle evlenmi ş Ciğerinde damla su kalma z Akan akar, akmayan yula r Susuzluğa giryan ötekile r Yüzünü toprağa sürer aş k Zerreden yol var gönüller e Kürreciklerde taşınır hav a Yakarsan ateşi harlıdır s u Nice yolcular akıp gittile r Gizemi aramayan bulma z Çözümü basit bir bilmec e Ahad u Vahid Ferd içind e Oku o kitabını hece hec e Yola düşmeyende düş a z Düşe sürçe yollar aşınır.
https://www.academia.edu/44898112/1001_A%C5%9EK
Carl Jung, bu konuyu en iyi analiz etmiş, 20. yüzyıl ve bu asrımıza da damgasını vurmuştur. Lakin ağır dili vardır ve yazdıklarını çoğu anlamamıştır. En basite indirgemeye çalıştım. Zaten 10. şiir kitabımının adını Ying ve Yang koymuştum. Şiir şeklinde anlatım daha iyi akla girer. İngilizceden sonra Feminen adlı eserin Türkçesini okumaktan zevk aldım. Jung'un 1929 ile 1935 arası Londra'da 200 tıp doktoruna verdiği seminerlerinden toplayıp kitap yapmışlar. 1959'daki Eranos seminerleriyle birleştirmişler. Jung doktoramın iki ana karakterinden biri. Diğeri İbni Arabi. İki zor ve ağır adam ve ikisini de anlamak için benim gibi manyak bir ilim adamı olmak gerekiyor sanırım. JİNG VE YANG Anima ve Animus Ying ile Yang Eril ve Dişil, Eros ile Logos işleri Erkek ve Kadın’ın Ruhsal seferi Beden ile ruhi aklın kalbi sınavı… Sevgi aşk kaderin gücü.. Cennetden cehenneme Cehennemden cennete Arafta kalmanın ayrılığı… Ruh parçanı tanıma serüveni Kendini bilmen, tanımak zor Elmanın iki yarısı, ah elma ah! Yasak meyvenin tatlılığı çeker… Kadın içindeki animus ayırtedici Erkek içindeki Anima tahrik eder İdealize edilmiş ruhunun parçaları İlham perisi kadın Anima karakteri… Animus erkeği kadına enerji verir Yaratıcılık, üretkenlik ve devrim Fikir eker, animus fikir erkeğidir Anima ise kadınsı yönü erkeğin… Girişkenlik, teşebbüs, azatlık Animus’un kışkırtıcı gıcıklığı Alımlayana vurgun erkeksilik Kendini anlayanı sever kadın… Animus, dişili fikir eker becerir Kadın, tohum alıp döllenmelidir Yaratıcı, dönüştürücü, üretken Kadınlık fıtratına geri dönmelidir… Anima kadını erkek için cinsellik Tohum vereceği münbit Toprak Yitik tarlasını arar, örter yorganı Fikir beklemez, anima seksi obje… Aşık olmak oyununda denklem İtaat edilecek kadındır Sofiya.. Kraliçe Arı, erkekleri yöneten.. Ejderha kadın, Kutsal Anadır… Erkek, kendi iç dişiliğine yenilir Kadının hayalinde Herkül erkek Babalar Meclisi olur çeşitli türlü Nice erkeklerden bal alır Arılar… Gizemli sezgili kadın çeker: EROS LOGOS, Yang kaçmakta YİNG’den Ruhun imgesinde ikizini ararlar Kendini keşif bir zorlu yolculuk… Anima arayan erkek hep bulamaz Animus arayan kadın bulsa ne ki İdeal erkek ve kadın yok aslında Bulduğu ile yetinen çoğunu bulur… Anima, İspanyol dilinde ruh kadın Alman güneşe kadın imgesi verir Ay ise hep kadın, her din kültürde Güneş ve Ay birbiri ardına çıkarlar… Maske takar kamu erkek ve kadın Persona karakteri zihinde oluşur Bilinçdışı bilinçte gizli eğlence Ölümsüz ruh oynamayı sever…
https://www.academia.edu/45164375/Y%C4%B0NG_VE_YANG_EROS_VE_LOGOS
“Allah onlarda bir hayır görseydi elbette onlara işittirirdi. Fakat işittirseydi bile yine onlar yüz çevirerek dönerlerdi.” (Enfal, 23). Sahih nazar Nefsani nazari hikmet Aynaya yansıyan akis Hüküm söze tasvirsiz Eşya mahiyetini sezer Cismani ameli hikmet Salt hayır iyilikte nazar Hikmet verilen ledünni İyilikte yarışır irfani aşk Ölümsüz olanda ümitler Kiraz ağacı, pembe kalp Meyveleri salkım salkım Dizili muz ağaçları cennet Ashabı Yeminde aşk sağ Tükenmeyen bâki Vedüd Ashabı Şimalde dava sol Gölge altında ezilir maske Nur yoğur sidretu’l münteha Ruh biterse aşk başı münteha İki doğu iki Batı Rabbi Yaradan Yalnızlık çölünde cismani adan Ay, güneşin halifesi olur Alemin yüzü güneş gözü Ay kalpte başlar hayatın Güneş ve ay kesin evlidir Latifleşirsen dört kutupta Zülkarneyn’in ali aynadır Konuşan nefis feleklerde İyi iş, Cami'de açık hiçte Arazlar garazdan ayrılırsa, Akıl, nefis, hayvani kuvvet Dokuz çeşit keyfiyeti felek Dokuz makulat hayatı aşk İçiçe geçer fesadsız esad Tezat olmazsa ülfet olmaz Zıtlar mizacı heyuli çekim Daha var mı diyen su ateş Heyuli suret ruh cevheri Kül gibi hayat ve ateşte Başı ve sonu dumanlısın Gözleri gören Habir olan Unsuri mürekkep muhal Öz ve temiz akıl ruhi hal Doğru düzgün yürür aşk Hidayete erişen safi duru Kara bir balçıkta batansa, Ölüler duymaz, kör, araz Su ile sulanır denizse Rü Ebedi dolu denize yemin Şeffaflığa iltihak eden Hak Üç kola ayrılmış gölgedir İman, İslam ve İrfan ayağı La mekan an, İbn'ül vakt Felekle döner ateş küresi Bağışı ve sanatı televvün Tebeddül eder sıbgatullah En güzel rengi veren Hak Ateş olgunlaştırır nefsini Hava nüfuz eder alışırsa, Su devam ile haya hayat Arş yapıştırıp çıkar ferşe Münasebet yakın olursa, On iki türlü dönüşüm aşk Uzak yakın olur, zıttı aşk Nefsi natıka nûra kemal Hepsi Allah'tan ve döner Semavatın ve arzın nûru Yüce mesel, misal aşkıdır Abdal'ın mutluluğu ebedi Esir, doldurur boşluğu daim Atomlar arasındaki boşluğu Bütün evreni dolduran aşktır Isı ve ışığı ileten cevher hafif Karga'da katranda siyahlık Vacibu’l vücut varlığın biri Mahalden, zamandan beri Ferdi ferid Allah'a bağlıdır Rü, Waterloo 28 Mart 2021.
https://www.academia.edu/45629638/HASTROLOJ%C4%B0_RUH_KOKUSU
Şeytân taşla ey Nefis! Hemi aşığın dîni yokluk olur Hamı nazlı niyazlı yoluk olur Hem kinsiz, hiç kibirsiz olur Aşk için hâli kutsi efem olur Her varlık tuzak kurar insana Mey içip, saz, söz deyip sana Kendinden kaçana kucak ana Nefis düşmanın dedimdi sana Astral geziye çıkmak sonsuza Hiç olmadan varmaz kimseler Şeytân taşlayan kuvvet bulur Korksa Hüdâ’dan rûh yükselir Yok ile var arası eser rüzgâr Nefsin kibrin boynunu vurdu Veripte temiz hâle gelipti hâr Hazineyi açar, kaçmaz zinhâr Ashâb-ı Kehf misli uyusan, Sağa sola vursam yolumu Dön baba ruhum dönelim Hep döndüren sensin Gani Armağan uyku sunmuş hani Mert olanda bir olmak Sâni Nâmerdi keseni Cebbâr Ali Ashâb-ı Kehf'de Fatima âli Delikten çıkmazsa ödlek rûh Hem cehennem hem Araf âh Cesur âşığa cennet hoş misâl Hemişe doksâna takardı finâl Kaçmadı hak etti hakkı Zühâl Verdin hakkı, aldı nazlım Hilâl Hak bâki, ebedi aşk merceğe! Neydi Mi’râc? Niyâz gerçeğe! Rû, Waterloo 27 Nisan.
https://www.academia.edu/47790737/Ey_R%C3%BBhi_Z%C3%A2r_Ey_R%C3%BBhi_G%C3%BCli_H%C3%A2r_
Mevsimlerin kovaladığı, zamansız bir gerçekliğin dile gelmesiydi, bu hafakanların tohumlandigi topraklarda.. Kaybettiğim ruhumun yankı bulacağı, seslenişlerimin zarif ve nazlı hali nerdesin.. Her gözümü kapatişimda başını önüne eğişin gelir, ince bir sızı misali.. Siyah, ipli ceketin ve usul usul gidişin sessizce.. Bilmem ki hangi zamanı yaşıyorum sana ait olan pişmanlıklarım da.. Bana gülümseyerek baktigin o bembeyaz incilerinle adım adım bıraktığımız hatıralarım da.. Mutluluğu veremeyişimde ki gizemin meşguliyeti mi bana dert olan; yoksa, içindeki sevgiyi farkedememek miydi asıl olan? Baktım uzun uzun, ellerinde ki kıvrılmış zamanin yansimasina, sızılayarak .. Bilmem ki hangi zamanı yaşıyorum; ince uzun kaşının sakladığı boncuk gözlerinin bakışın da.. Sayıklamaları yaşıyorum bir kış ortası, ahşap kulubemin sessiz ve yalnızlığında.. Bir seyredişim var, içimde kopan çoğu sesli acı haykırışlarımın, nasıl da ara ara soluklandığını, Görsen kafamda ki zamana ait her halini, ona uzattığım elimin kala kalışını.. Ne geçmişin kayboluşlarındayım ne de geleceğin temennisin de artık.. İşte hala beklemekteyim sanki arafta; sorsan var mıdır bir çıkar yol hayatimin son baharinda.. Adım adım gitmekteyim kaderimin yazgısında, tüten soba dumanı gibi.. Yaktığın ateşin çatirdama sesleri, ince ve tatli bir kış soğuğunda ki ısınma gayretim.. Avuçlarıma bıraktığım, yaşanılmış aci tatlı hatiralarin buğulanmasi.. Ey dağların ötesine kaçmış yalnızlığımın bitmeyen hali nerdesin.. Bilmem ki hangi zamanı yaşıyorum, kelimelerimin anlaşılmadığı bu diyarlarda..
https://www.academia.edu/49082893/N%C3%82R_VE_N%C3%9BR
Bir yâr-ı bâki isterim Kalp ve ruhta bir âlem-i nur bulursun O âlemin anahtarı, marifetullahı aşk Vahdâniyet sırları Ma'allah Lüb berk.. Kalbi söylettirmek, ruhu işlettirmektir... Güvendiğin hayat yalnız bir dakika an Bir âşiredir, belki bir ân-ı seyyâledir an Meyyit olan mazi, müstakbel, bugün an Kalbin bağırır ağlar bir yâr-ı bâki isterim... Geniş dünyan kabirden daha dar Sırat köprüden daha müsaadesiz Senin zamanın ve ömrün berkten Hayatın çaydan daha sür'atli akar Katı kalplerde mana yok ki kırılsın Bî-kem ü keyf'te farklı sücud olsun Köpeğe altın tasma taksan ne olur Menzil duvarları şişeden kırık hayal Darr olmuş dünyana berr gerek berk Şişe şişeyi görünce genişler severek Sağ duvar yıkık geçmiş zaman mazi Solda gelecek mâdum gayr-ı mevcut Gayet kısa ve dar hazır zamanı açar Berk şimşek yıldırım kanatlar açarlar Hakikat hayale karışır; hayal yanarlar Rüya mâdum dünyayı var mı sanırlar Mevtten kaçsan da bir ecel değişmez Hayat zannettiğin hâlât, anda dakika Evvelinde içindeki eşya ölüydü zaten Zarfın içindeki o dakika ademdir, hiçtir... Söz olmaya ağızda çiğnediğin sakızın.. Şahit Ruhun, gönül özel temaşagâhın.. Hayatî dinamon, gönlün ruh seyyahın.. Rehber gönül, halvethânende ortağın.. Sonsuz yolculukta gönlüne anlat derdi..
https://www.academia.edu/50581090/A%C5%9EK_U_DEM_CEZBE_%C4%B0_A%C5%9EK
RAKUN RAKUM RAKI RAKIM
Tatlı sevimli rakun ağacımda, Sevgiden aşktan rakum anlar.. Rakım yüksek olsa içmez rakı, Ra güneşi dairesinde Rü anlar... Erivan revan olur matem ağlar.. Aşıkun hubbu kan revan ağlar.. Veddine vudda aşk kemal ağlar.. Eyyamı yasına Ali divanı ağlar.. Elvan u Hak'ta melekler ağlar.. Hanumanı yıkık viranlar ağlar.. Evtadı ekber dağlar berk ağlar.. Masumun gözyaşına har ağlar... Bülbül suskun, güli bostan ağlar.. Gülşeni İbrahimiler Yusufi ağlar.. Meryemilerin serçe yüreği ağlar.. Dilsuz o kamuya ol vicdan ağlar... Hazari esen hazan külek ağlar.. Küllerinden doğarda anka ağlar.. Samanyolum çığlık ulduz ağlar.. Vaveylasına dokuz felekte ağlar... Cehcaha kehkeşan düşer ağlar.. Zehra Betül Fatima bacım ağlar.. Haydar u Ali abasına şirler ağlar.. Elbet ruhi gülzar gözlerim ağlar.. Gülistan'ı ezene asuman ağlar.. Gaddara yedi yılan gökte ağlar.. Zalimlere yedi yılan yerde ağlar.. Nuristan'da nar ile nur ile ağlar.. Civan merd ile cavidname ağlar.. Bağ u destanı harap canlar ağlar.. Canan kabz bast iman aşk ağlar.. Muhtarı Ekber ile efradına ağlar... Rü, Waterloo 19 Ağustos 2021.
https://www.academia.edu/51129861/YAPAYALNIZ_A%C5%9EK
THE LOVE AND LOVING OTHERS. TRUE HUMANITY... BECOMING A HERO AS AN ARCHETYPE OR THE ARCHAIC MAN Tüm tutsaklar kurtulsun, zulüm bitsin, zalimde hakettiğini bulsun inşallah... The non ego refers to Hz. Hızır station as none kibir, no bencillik, afra tafra and zulum by accomplishing the Great Work, the alchemical magnum opus, which is the redemption of the world. The self realization is the hidden Self, hidden in unconscious identification with the ego. Ibni Arabi ve Carl Jung’u evlendirdik, travesty marriage. The soul-searching ends when the Purification stage reaches the Hazreti Cem. This takes place to invoke the transcendence alchemical union, where the Spirit returns to the purified matter. After self invoking operation, the self knows the beyond the self and meet with angels or the archetype man or woman. Knowledge of your Angel refers to Galibi Esma that you will be a co-creator of your reality.
https://www.academia.edu/54412698/%C3%82%C5%9EIK_VE_MA%C5%9EUK
Eser zerre hiç.. Zamansız yoklukta hiçliğin zerresinde eserin.. Sessizliğin sesinde mekansız yokum. Başı, ayağı, sağı, solu bendesiz hiçim. Nefesi dinliyorum kulaklarım kapalı. A'ma noktasında mutlak zamansızım. Özün özünde hiç bir şey yok. Yoklukta varlıklar hiç. Daha doğmamış şekiller, suretler, fikirler. Düşüncesiz ilk akıl, ilk zeka, ilk ruh. Ben yok, Siz yok, Biz yok. Onlar, Sizler, Şunlar, Bunlar da yok. Şucu bucu su bile yok. Susuz çöllerde avare divane hiç yolcusuyum. Kimse yok. Kimsesizim. Güneşte yok, ayda yok, yıldızlarda yok gökte. Yer kupkuru kırmızı, yeşil yok. Açmamış hiçbir dane, hiç bir çiçek. Yağmamış bir damla yağmur. Sadece bir ışık, bir Nur var gibi parıldayan. Lakin su vermiyor ki içeyim. Bir ağaç kabuğu bile yok ki karnım doysun. Gözlerimden akan yaşları içiyorum. Tuzlu terimden akan teri yiyorum yalayarak. Hiç bedenim toprak bile olmamış, zira toprak yok. Melekler yok hiç bir köşesinde, tecelli etmemiş. Hak hukuk iddia edecek bir mevki makam mansıpta yok. Kimi dava edeceğimi bilmiyorum. Yalnızlık çölündeyim ucu bucağı yok. Bir tepe, bir ova, bir dağ yok. Dümdüz çöle kızgın kumlarda bata çıka yol alıyorum. Ama hiç bir yön yok. Hangi yoldan gitsem hiçliğe çıkıyor. Hiç oğlu hiçim, hiç kızı hiçim, cinsiyetimde yok. Belki travestiyim müennes. Münezzeh çölde bildiğim hiç bir şey yok. Eşya yok ki bir mal mülk edineyim. Bir eş yok ki yarenlik etsin seveyim. Doğmamış doğrulmamış seyrediyor beni A'ma görmüyorum. Kör oldu gözlerim. Sağır oldu kulaklarım. Ellerim ayaklarım hissetmiyor artık. Derim yanıp yanıp yeniden doğuyor. Gözlerim ateş ateş kaynıyor. Tat alamıyorum. Zira tadına bakacağım hiç bir şey yok. Dilim kurudu, kimse yardım etmiyor. Dilim kalem gibi keskin. Göğsümde har var, hopluyor zıpzıp atarak. Çıkmıyor ki yüreğim yerinden var olsun. Vücudu Mutlak nerdesin diye dua dua harfim adeta. Yedi harf canlanıyor zhnimde. Yedi harften ilk kelimemi kurdum. Su istiyorum senden Yarab. Yağdır Mevla'm su. İçeyim gönlümde. Vermezsen bir damla su telef olurum bu çölde. Çıkışı bilmiyorum. Nasıl girdim bu yalnızlık çölüne ben? Onuda bilmiyorum. İkinci kelimeyi icat ettim. An dedim, ana istedim. Bir yar istedim. Har yaka yaka kül oldum. Külümden kul oldum. An doğdu birden. Anna oldu. Senin yarının benim dedi içimden. Kalbimde bir yar seslendi derinden. Anne dedim. Na dedi yokluktan. Ni dedi inleyerek. Nu dedi nun oldu. Ba diye kışkırdı başka bir ses. Elif yok idi, Ba dedi ki senin babanım. An dedi ki senin annenim. Annem ve babam oldu hiçlikten, hiç yoktan peydah oldu.
https://www.academia.edu/60635859/BEN_YO%C4%9EUM
Bir Serçe ömrü kadar hayat Kırık Yaralı Serçelere ithaf. Ey Ruhi Serçe gönlü can! Bir serçe ömrü kadar hayat.. İstikbal mazi gibi ruh için.. Mazi de istikbal gibi bir.. Bugün üçü de bir ruh için.. Akıl, kavramaktan aciz… Okyanus gibi bol haysiyet.. Elif gibi dimdik ruhi şahsiyet Kanatları kırık serçenin.. Kalbi hüzünlü, incik, yaralı.. Kırdılar kalbini serçenin.. Orta yerinden ruhu çatlak.. Yoruldu serçe uçamayarak.. Dövüşebilirdi ruh enerjisi.. Yaşı yaşadıklarındandı… Kısa hayatında mutluydu.. Zalim avcılar avladı.. Eti sütü yoktu verecek.. Minik kalbini verdi serçe.. Vur şanlı cikciklerinle.. Gönül mülkü düzelsin… Hayat ver hayasıza inat.. Sen severken çok güzelsin.. Ölürken de çok güzeldin.. Kim kırdı güzel kalbini? Zayıf naif bedenini serçe? Suçu neydi, ne istedi zalim? Kıramazdın sen gönülleri… Yüreğinden çıkar nefesin.. Her duygunu saklarsın.. Kim döktü gözyaşlarını? Niye çok gördüler hayatını? Hevesin kursakta kaldı.. Nede çok severdin insanı… Bir dal bulurdun tutunacak.. Kimseden yemde istemedin.. Rızkını Allah veriyordu. Neden haset ettiler serçe? Hep yalnızdın ey serçe…
https://www.academia.edu/40975813/H%C4%B0%C3%87_H%C6%8F%C3%87_R%C3%9CYET%C4%B0
Kim bilir… Bu devranın ahını Devran bilir Ayak siyasi ise Kırk Ayak bilir Gülden ağlar gülşeni aşk bilir Cevheri Can bilir Canan bilir Aşk denizini ahi umman bilir Zikr eder anı erbab-ı aşk bilir Gark olmuşun halini Ah bilir Düşmana giryan vadeyi bilir Binlerce ağlayan bülbülü bilir Kırık serçeye özü kurban bilir Güzele ağlamayanı hain bilir İşretci mey içer, serhoş bilir Ayrılık acısını şeytan bilir Şeytanı intikamcı kinci bilir Özgüre ok atanı zalim bilir Gem vurulsa gam gah bilir Ağla aşkımla yar Kabe bilir Yola revan susuz çeşme bilir Akıt gözyaşlarını yağmur bilir Rahmet yağar, Kıtmir bilir Kapında kapıcın Hancı bilir Handan aşkı hanuman bilir Kafesini kıran bülbül bilir Taze gül kokusunu gül bilir Şükran nefese feda Şir bilir Aşka giriftar ruhu can bilir Cananı sevdiğini ruh bilir Gönül kadehi dolu kan bilir Yay kaşları ok atar lal bilir Buse kondursa kirpik bilir Cennet kokusunu şan bilir Kazibe şöhreti yalan bilir Vuslata hasret gönül bilir Ayrılık acısını maşuk bilir Özlem rüzgarını Maruf bilir Hicran narına yanan bilir Bir buseye can veren bilir Saf naif, herkesi kendi bilir Canını yakanları ihvan bilir Zehri içirmezsen yarın bilir Aşkına asılan hakşinas bilir Mansur olan darda iken bilir Gül atanı, taş atanı dost bilir Naz ile niyaz eden Hızır bilir Her eşyaya sevgisini ak bilir Özünü herşeyin parçası bilir Gölgedir, damarda kan bilir Kuş dili konuşsan kuş bilir Dilini Davud Süleyman bilir Kim bilir deme Hikmet bilir Eşek bilmez, insan olsa bilir İlyas ile İdrisi yoldaş bilir Hızır’ı Gülen Çelebi bilir Yalnızın halini yalnız bilir Sığmaz iki cihana can, O bilir Mekan yok olsa hiç olan bilir Likaullah’ı sıfır mekan bilir Zaman’ı sever zamansız bilir Vefasız Aşkı cefa çeken bilir Belasız aşk arayan nah bilir Dertsiz başı mezarda bilir İmanı inkar eden şeytan bilir Sensiz geçen anları an bilir Zalim sonunu Kaf dağı bilir Zevali olan ömrü fani bilir İki cihanı birde Rü’yeti bilir Yar, yaren Ruhu dost bilir Kevn ü mekâna sığmaz bilir Her mevcudun aslını Hak bilir Azabı başka azubeti tatlı bilir Hak sahibinin hakkını Hu bilir Hakkı vasfeden ayn’ı sabit bilir Halk olan Hakkı, Hak halkı bilir Ayna suret yansıtır, suratsız bilir Halıkı Cedid ol der de Kün bilir Kaf ile Nun arasındaki Ü bilir Mim Muhammed Mustafa bilir Onsekiz bin alemi Ahmed bilir Ah u zarım Yasin’i Furkan bilir Allah’ı tek Allah görür ve bilir Umudu son nefeste Nefes bilir Ağyara kapalı efkarı vatan bilir Bağ u bostanı yoktur, Hiç bilir Ezeli ebedi aydınlatan Nur bilir Leblerün leccacı şah u mat bilir Ümit zülfüne akan gurbeti bilir Zindana düşse Yusufu can bilir Na teslim ruh, Leyla’yı har bilir.
https://www.academia.edu/41161901/K%C4%B0M_B%C4%B0L%C4%B0R_A%C5%9EKA_SI%C4%9EMAZAM
EŞEKNAME… Mevsimler geçti.. Eşekler insan olamadı. Katır eşek bile olamadı. İnsanlar hapisteydi. Bebeler mapustu. Analar ağlıyordu. Nineler şaşkındı. Dedeler çaresiz. Babalar devasız. Yetimler sahipsiz. Ölme eşeğim ölme.. Allah koysa darıkma. Ahırda yonca bitmez. Eşekler zaten yenmez. Ne yapsındı masumlar? Allah’a bağladı umut. Eşek milleti uslanmaz. Hübletti katır. Eşekler hübletti. Al ver gülüm. Eşekler insan olamadı. Faşizme geçit yoktu.. Kışkırdı nice insanlar.. Katır oralı olmadı. Eşekler ıslık çaldı. İnsanlar kafayı yedi. Çiki çiki Çikinova. Katır sahtekardı. Eşekler hırsızdı. Parya oldu insanlar. Namus kirlendi. Şeref bilinmez asker. Meçhul idi insanlık. Faili belli suçlar. Bir bir işlendi. Eşekler vurdumduymaz. Katır astı insanları.. Eşekler intikam aldı. Su bile vermediler. Ağaç yedi insanlar. Ağaçlar da ağladı. Timsahlar ağlamadı. Avukatlar da eşekti. Hakimler de eşekti. Gazeteciler zıreşek.. Katır kökleşti… Şiştikçe eşekleşti. Eşekler şiştiler.. Kişnediler amma. At değil ki eşek.. Eşekten olmadı at. Katırdan olmadı at. Atlar esirdi. Atlar yalnız. Atlar cesur. Atlar mert. Topal eşekler aksak. Yakut kuşu değil ki. Serçe hayret etti. Kartal kafeste.. Sırtlanlar çakal. Tilki başdanışman. Eşek başkatip oldu. Mühürdardı eşekler. Domuzlar ihya oldu. Ayılar uyandı. Filler yürüdü. Karıncalar örgütcü. Arılar kraliçeye bakar. Hüdhüd istihbaratçı. Anka kuşu Angaralı. Kulağı delik Rü’yeti. Boğazlıyandır aslı. Vatanın gerçek sahibi. Karakeçilidir soyu sopu. Yaman Dededir Arab. Sahabedir Yemenden. Kader yazılmış ezelden. Arab dede Türke rehber. Katırdan olmaz Halife. Eşekler epey koyundur. Keçiden olmaz koyun. Hakkı batıldan ayırır. Farukiyettir Ömer yolu. Katır, eşekler ve insanlar. Şeriat neyse kesecek. Katır işemez parmağa. İyi olana kötü der. Anlamaz şifadan. Hak hukuk tanımaz. Varamazsın menzile. Atsan satsan zelil. Bakmadan eşeklere.
https://www.academia.edu/41125880/E%C5%9EEKLER_CEHENNEM%C4%B0
“Firavun, milletini aşağıladı, ama onlar kendisine yine de itaat ettiler. Doğrusu onlar yoldan çıkmış bir milletti.” (Zuhruf/54). Ağaçlar da ağlar Hak üzere ihsandır nice fethi garip. İlhamat ve mübaşşiraten aşk ma’dut. Zaman ve eşhasın ahvalına tebeddül. İki cihanda müjdedir beşaret Mamur. Sıdduk’un meleğidir beşarete memur. Rü’yetidir hiç Şir’in şahikası mahrur. Temiz saf yürekliye sünuhatı mezkur. İnzar eder pak kalbe aşk, niyeti Şekur. Öz seslerine haiz ağaçlar yanık ağlar. Yer ve gök titredi; fısıltısı mağma ağıt. Yas tutar kainat; tüm melekler de ağlar. Bebeleri ağlatanlara hayvanlar da ağlar. Bunca nefret karşısında insan olan ağlar. Ahi olan, zahid olan, özü zahirden ağlar. Han ağlar hanuman ağlar; yolcu ağlar. Mustafa Nebi ağlar, davası olanlar ağlar. Karanlık bitmese, güneş doğmasa ağlar. Bir elmas taş alır; ebede uçar Ali ruhlar. Salih tezgah kurmuş; satıyor don durma. La havle vela kuvvete illa billah virdin. Ümmülkitapdan dökülen nağmeler ağlar. Kah lamekan olur, kah kevnu mekan Hu. Bir damla suya hasret gönlün kan ağlar. İncileri domuza bağlayan ziyana ağlar. Biz; yalnızız yalnız; ağaçlar kadar ıssız. Kayı, meşe; kestane, sögüt yalnız ağlar. Yalnızlık ise Allah’a mahsus, can u cann. Ruhumun ilahi senden tek dileği, yağmur. Yıkılmasın tek Seddi Zulkarneyni Kuran. Su gibi gözyaşları döker Gök delinir ağlar Nuh Tufanım Cudi’ye dek sürer, yalnızlık! Kazanda kaynayan sevgi hamurun Aşure. Bir orman uyanıyor, keseni keserken ağlar. Ağaçlar meleklere benzer; ibadetle sever.
https://www.academia.edu/38451815/A%C4%9Fa%C3%A7lar_da_a%C4%9Flar_EY_H%C4%B0%C3%87_%C5%9EA%C4%B0R_
Aşka Susadım, Şair Oldum On beş yaşında Ankara’da askeri lisede okurken her haftasonu iki yüz sayfa kitap okur, öğrendiklerimi bir sayfa özet halinde yazardım, elliye yakın arkadaşım okurdu, sonra çöpe atılırdı. Çünkü yaşadığımız ortam Komünizm baskısı altındaki Sovyetler Birliği’nden beterdi, hele dini içerikli konuşmak da, yaşamak da yasaktı! Şiir yazarak stres atıyordum. 1987’de okul yıllığını, çizdiğim karikatürlerle yazdım, ancak Alanya’da dükkanımıza giren bir hırsız çantamla beraber yıllığın müsvettesini çaldı ve Akdeniz sularına atıp heder etti.1988’de Zaman gazetesi’nde ilk yazım ve 1989’da Sızıntı dergisinde ilk şiirim çıktığında çok sevinmiştim. 1990’da 21 yaşımda ilk kitabım ‘Ateşle Oynamak’ bitmişti, ancak basmaları için kitabı teslim ettiğim Zaman yazarı, TİMAŞ’ın kurucusu Hekimoğlu İsmail ve yazar Ali Çankırılı, ‘Bu çocuk genç yaşta kendini yakacak’ diye çöpe atmışlardı. 1991’de İstanbul’da Çamlıca ortaokul öğrencileriyle ‘Muhabbet’ adlı dergi çıkarmıştım,“dergi Sızıntı’ya rakip olur” diyen bir işgüzarın vesvesesiyle 1992’de kapatılmıştı. Gazeteciliğe başladığım 1992’de Azerbaycan’da Bakü ile Karabağ savaş cephesi arasında mekik dokudum. Haber müdürüm ölüm tehlikesi olan haberlere beni gönderirdi ama gazetede habere hep kendi imzasını atardı. 3 yıl kendi ismimle hiç haberim çıkmadı, hepsi müdürüme zoraki hediyeydi! Bu haksızlığa çözüm bulmak için ‘Ferruh Aslanov’ ismini icat ettim, haber, köşe yazısı, röportaj ve yazı dizilerim Azeri Türkçe’sinde lokal yayınlandı, Türkiye’ye geçmediğim sürece müdürüm için sorun yoktu. 1995’de yeni gelen müdürüm Osman Sönmez beni birden Azerbaycan Zaman’a haber müdürü yaptı, hem de Cihan Haber Ajansı’nın Azerbaycan temsilcisi. Gazeteci olarak tanınmamı ona borçluyum. 1995 ile 1998 arasında Cihan Haber Ajansı’nda ayda 120 haber ile en fazla haber yazan muhabiri ödülllerini üst üste alınca, herkes ‘kim bu muhabir, birdenbire nasıl yetişti, nereden çıktı?’ diye sormaya başladı. Fazla başarı başa beladır, beni hemen Ankara’ya diplomasi muhabiri olarak tayin ettiler, Bakü’deki krallığıma son verildi. Ankara yıllarımda gerçek gazeteciliği öğrendim, hatta iddia edebilirim Ankara’da çalışmayan Türk gazeteci, gazeteci değildir! Sabah 9, gece 12 çalışıyordum, ürettiğim günde beş haber dolayısıyla haber merkezinin ekseni kaydı. Genel Yayın Yönetmenimiz Mahmut Çebi, bir gün şunu ben yok iken haber merkezinde haftada üç haber yazan uyanıklara söyledi: Adam haber yazmıyor; yumurtluyor. Onun gibi üç muhabir daha bulursam 20 muhabirin işine son veririm.3 yıl süren Ankara yıllarımda ‘en derin gazeteci’ ünvanı kazandım.
https://www.academia.edu/7198819/Ruhumun_Aynas%C4%B1_A%C5%9Fk
https://www.academia.edu/7198842/R%C3%BCyeti_A%C5%9Fk
İlâhî aşk, yakdı cismü cânımı
Âlem-i misâlde rü’yeti aşkımı
Hâsıl olan kalbe yakîn sanımı
Yıktı yaktı yok etti ünü şanımı
Sûreti hakîkat sanır, kanar idim
Rü’yetimde hâsıl görünürdü asıl
Zıllerinden uzak zıllin sûreti idim
Sevdi bu gönül, ölse ele yârdı asıl
Gizli denizleri âşıklar bilir izhâr oldu
İlmel yakin insu cinne etti aşkı zuhur
Remzini gören âşık rü’yete âgâh oldu
Kendini bildirmek için etti Hû zuhur
Herkese nasîb olmadı, huzûrun neşesi
Ebedî hâtıradır zamanlarda doğan ânlar
Serdârsan mahremde doyulmaz neşesi
Kadrini Sofi derviş bir nebze belki anlar
https://www.academia.edu/41034044/THE_ONENESS_and_Lions_Dreams
Copyright © 2020 Sufi Therapy Counssellin - All Rights Reserved.
Powered by GoDaddy Website Builder
KİTABU'L ASFÂR Muhyiddin İbni Arabi & By @yokokadr Faruk Arslan
Satına alma platformları
GOOGLE PLAY https://play.google.com/store/books/details?id=ViKDEAAAQBAJ…