Ben Nebi değilim, Resûl de değilim, velâkin ben vârisim. Verâset-i Muhammediyye hasebiyle tecelli etmekteyim, Hakikat-i Muhammediyye’den mütecellîolan mâhiyeti, O’nun hâlini, kemâlatının bütün suretini, evlâd-ısulbîsi gibi vâris olarak, verâset-i külliyeyyi cem’iyyetim hasebiyle emr-i Hak ve emr-i Resul ile inzal ve tenzil ederim.
https://www.smashwords.com/books/view/1076847?
GECE YOLCULUĞU, 2020.
Gece Yolculuğu, dinsel psikoloji ve psikoterapide çığır açacak bir eser. Parolası şu: Allah’a kulluk Sufi’yi özgür kılar, Kalbin Zümrüt Tepeleri’ne çıkarır, Risale-i Nur’un ortaya koyduğu İslam davasıyla kulu derviş yapar.
https://www.smashwords.com/books/view/1019923?
ÇİÇEK EZMEYENLER, 2020.
Ben bir öğretmenim. Kadim zamanlarda, yorgun yolcuların konakladığıkervansaraylar gibi olmalıyım. Sıcak, emin, cömert. Kışla yaz kucaklaşmalı ellerimde. Çorak toprakların bağrından nehirler akıtmalıyım, gür ve gümrah. Ve toprağımın çorak yanlarınıkanımla sulamalıyım, vahaya dönüştürmeliyim tüm coğrafyamı…
https://www.smashwords.com/books/view/1055718?
Tekfirci Selefiliği ” temsil eden IŞİD'in “Tekfirci Vehhabi” Selefi geleneğin kökeni nedir? Bu akademik kaynak eser, 4 ayrı kategoride IŞİD’in eleman bulma mitleri, sembolleri, kullanılan dini jargon ve stratejilerini mercek altında aldı. Zekice bir çerçeve sunuyor. Sosyolojik olguları popüler teorilerle birlikte başarıyla sunabilmesi açısından da bu araştırma akademiye farklı bir bakış açısı sunuyor. Mercidabık gibi mitolojik argümanların, dini terminolojinin ve sosyal medyanın IŞİD propagandasında ve militan kazanımında nasıl kullanıldığı mükemmel biçimde anlatıyor. Referans ve kaynak kullanmada cömert davranılan, farklı görüşteki bilgileri eğitimsel biçimde hassasiyetle biraraya getirebilmiş, hafızalarda yer edecek, etkileyici ve unutulmayacak bir çalışma niteliği taşıyor. Oldukça karmaşık bilgileri çok değişik kaynaklara ulaşarak mükemmel bir uyum içinde sunan bu mükemmel araştırma, dünya akademisine çok etkileyici bir kaynak kazandırmıştır. “IŞİD’in Sosyolojisi- İhanet Çemberi” sağlam bilgilere dayanıyor.
https://www.academia.edu/19821391/I%C5%9E%C4%B0D_in_Sosyolojisi_%C4%B0hanet_%C3%87emberi
Selefilik beşe ayrılır. Sahabiler, Tabin, tebeyi tabinle, Selefi Salihin ilk saf çeşidi idi. Hakiki Müslümanlardı. Bu dönemin Abdülkadir Geylani’nin tarikatları kurumsallaştırmasına kadar sürdüğü varsayılabilir. İslam’ın altın çağındaki alimler, ‘2. Selefi Türü’ oluşturuyor. İbni Arabi bir selefi idi. Mevlana Rumi'ye, İmam Rabbani'ye kadar devam etti. Suudi devleti 3. Tür üzerine devletleşti ve İngiliz istihbaratı altınlarıyla Osmanlı nefreti ve aşırı Arap milliyetçiliği doktrini üzerine bir dikta rejimi kurdu. Şiddet Vehhabisi, 4. çeşididir ve kaynağını Hanbeli ekolünden gelen Şii karşıtlığına dayalı İbni Teymiye Kur’an yorumundan alır! ABD'nin Suudi Arabistan'da 5 askeri üs kurması, 1979'de Sovyetlerin Afganistan'ı işgali ve Humeyni'nn İran'da Şii darbesi ile başlar. Üsame Bin Ladin gibi zengin ve eğitimli Selefi çocuklarını CIA ustalıkla kullanmıştır. El Kaida bu projenin adıdır. Bağdat’ı işgal eden Hülagu komutasındaki Moğol ordusunda Şii alim Nasreddin Tusi’nin başdanışman olması Hanbeli Sünni İslam’ın da keskin tepkilere neden oldu. İbni Teymiye tefsiri bu travmanın ürünü olduğu için aşırı Şii karşıtıdır. Ladin ise Şii karşıtı değildi, batı karşıtı idi. Selefeliğin ilk iki çeşidi Asrı Saadet İslam’ına dönme ve ayakta tutma, İslam’ı evrensel kılma akımlarıdır. Vehhabi İslam’ı İngiliz ürünüdür. IŞİD, bir Vehhabi İslam’ı öcüsüdür. IŞİD, ‘petrodolarlar’la 1980’lerde CIA’nın devletsiz yapıda kurdurduğu El Kaida’nın devlete dönüştürülmüş son global ve yerel kötü silahıdır. 5. türrdür, 2009'da Ürdün'de tezgahlanmıştır. Suudi Arabistan kraliyet Vehhabi rejimi ile uzun yıllara dayanan ilişkiler sonucu Abdullah Gül, Ahmed Davutoğlu ve Erdoğan üçlüsünün hastalıklı siyasal İslam çizgisinden böyle bir anomali doğması destek çıkması normaldi. Ancak herkesin desteklediği ayrı bir IŞİD öcüsü var! IŞİD, yeni kolonicilerin haritaları petrol, gaz ve su kaynaklarına göre aralarında paylaşırken, Müslümanları bölme, parçalama ve yutma projesinin kirli adıdır. Sünni İslam'a saldırı ve ihanet projedisidir. Büyük Kürdistan'ı kurmakla neticelenecek IŞİD projesi, bir mezhep savaşıyla Müslümanları birbirine kırdırmayı da amaçlıyor. Batılı kolonicilerin yeni imtiyazlar alarak bölgeyi sömürmesine yol açan IŞİD projesine destek verenler, büyük bir ihanet içinde olan Batılı kolonicilerin kuklalarıdır. Gerisi lafı güzaf...
https://www.academia.edu/20103416/Global_S%C3%BCfyan%C4%B1n_Mehdi_Ordusu
İlk defa 2004 yılında Q-Matris yayınevi tarafından Matrix’in 11 Eylül Kurgusu, daha sonra ise Karakutu yayınlarınca Net Kırılma adıyla 2005’de basılan bu kitap, yenilendi. Gazeteci ve yazarlar Fehmi Koru’nın ifadesiyle belgeseli çekilecek derin bir araştırmadır. Nuh Gönültaş’ın tabiriyle, 21.yüzyılın en büyük yalanı ile kıyamete doğru gittiğimizi anlatıyor. 3 Mayıs 2011’de Matrix’in kurguladığı dünyaya yeni balonlar sunuldu. Yeni sorular ortaya çıktı. Bin Ladin, öldürülmeden uzun bir süre önce Amerikan güçlerinin elinde ve kontrolünde miydi? Ladin, 6 Şubat 2009’da Pakistan’da hastalıklarından dolayı mı öldü? Dondurulan Ladin’in cenazesi, İran gizli servisi tarafından Kuzey Irak’ta Peşmergelere ve kod adı Turan olan Türk subayına neden teslim edildi? El Kaida’nın yeni lideri gösterilen Zevahiri ve lider kadrosu, hasta olan bin Ladin’i öldürüldüğü Abbottabad’a 2004’de yerleşmeye neden ikna etti? Sahte Ladin kasetlerini halen kim piyasaya sürüyor? Netkırılma kitap Yaşananlar ne bir rüyaydı ne de bir Hollywood filmi. 21. yüzyılın en büyük yalanı ile kıyamete doğru gidiyoruz. Bu kitabı okuduktan sonra Matrixin kurgusu 11 Eylüle farklı bir gözle bakmaya başlayacaksınız. Ya sunduğumuz delillerle tatmin olacak, Matrixin fanusdan çıkacak ve beyinlerinize, kalplerinize vurulmuş zincirlerinizi kıracaksınız veyahut da hepsine komplo teorisi deyip Matrixin size sunduğu aldatıcı hayal dünyasında, yaşamınıza, gerçekleri yok sayarak devam edeceksiniz. Hangi dünyanın gerçek olduğuna kara vermekte zorlanacaksınız. Gerçeği savunan Matrixin ajan Smithleri mi yalancı yoksa karşı cennahta Matrixin dünyayı yok etmesine engel olmak isteyen Neolar mı beklenen kurtarıcı? Pes etmeyen 100 bin İnternet Komiseri tüm dünyada açtıkları web sayfalarıyla Matrixin balonlarını patlatmaya çabalıyor. Bir iğne de siz batırın. Bu kitabı okuduktan sonra 11 Eylül saldırılarına, Afganistan ve Irak´ın ABD tarafından işgaline ve petrol savaşlarına farklı bir gözle bakmaya başlayacaksınız. Ya, sunduğumuz delillerle tatmin olacak, veya ´bunların hepsi komplo teorisi´ deyip size sunulan aldatıcı hayal dünyasına sığınarak yaşamınıza devam edeceksiniz. Veya aşağıdaki soruların cevabını arayacaksınız… İngilizler tarafından İslam´ı bölmek adına ortaya çıkartılan Usame Bin Ladin´in de bağlı bulunduğu Vehhabizm tarikatına karşı, ABD Başkanı Bush´un mensubu olduğu Hıristiyan Evanjelizm tarikatının, yıllar sonra Afganistan ve Irak´ta karşı karşıya getirilerek çatışma haline sokulması bir hesabın sonucu mu?
Global ve yerli İlluminati, ülkemizde taktik değiştirdi ve ilk defa muhafazakar insanları ve Kürtleri de bünyeye aldı ve ülkenin gerçek sahiplerine karşı savaşımı sürdürüyor. Ergenekon soruşturmasında, örgütün dış istihbarat örgütleriyle ve masonlarla bağlantısı olduğuna polis ulaştı ama üzerine gidilemedi. Çarklar tersine dönüyordu, masonların çöküşü, Ergenekon'u ve içimize yerleştirdikleri baronlara ve askeri vesayete dayalı derin gücü bitirebilirdi. Bu nedenle ahtapotun bir parçası kesilerek yeni bir yapı kuruldu, adına da Göktürk denildi. Ve Ergenekon ile savaş sona erdi. Bundan sonra AK Parti derin devletin üzerine gitmeyecekti, ittifak kurarak Türkiye'yi yıkacaktı. Başörtülü AKP ve Erdoğan ile ezilecekti. Bu Herc ü Merc'i kim durduracaktı? Şeytan mı kazanacaktı, yoksa Hz. İsa yeniden gelip hakem olacak ve adaleti mi sağlayacaktı. Şeytanları bilmeden, melekleri tanıyamazsınız.
https://www.academia.edu/32257203/Her_ta%C5%9F%C4%B1n_alt%C4%B1nda_Illuminati_mi_var
Bu kitapda, Petrol diplomasisi ve politikalarının uzman yazarı Faruk Arslan, size Ortadoğu’dan Kafkasya’ya Türkistan’a kadar akıtılan petrol kanlarını bir satranç maçı izletir gibi aktarıyor. Bir tarafta Şah ABD, Veziri İngiltere, Kaleleri Türkiye ve İsrail, Atları Irak ve Azerbaycan, Filleri Ukrayna ve Gürcistan ile petrol satrancında Ermenistan, Kırgızıstan, Türkmenistan, Afganistan, Özbekistan ve Kazakistan’ı piyon olarak kullanıyor; hamlelerini ‘ terörizmle savaş’, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler söylemleriyle, kanlı veya kansız kadife devrimleriyle yapıyor. Rakibi Şah Rusya, Veziri Çin, Kaleleri Hindistan ve İran, Atları Kazakistan ve Türkmenistan, Filleri Ermenistan ve Beyaz Rusya ile satrançta Çeçenistan, Gürcistan, Tacikistan, Özbekistan, Moldovya ve Kırım’ı piyon olarak kullanmak istiyor.
Kanada’ya göçmenliğini bekleyenler, işadamları ve öğrenciler ile ülkeye yeni gelenler için bu bir başucu kitabıdır. Kanada’ya göç etmek, hayatınızın en önemli ve radikal kararı. Kendinizle dürüst olmanız gerekiyor. "Ben niye gidiyorum" sorusunu samimi bir şekilde cevaplarsanız kararınız ortaya çıkacaktır. Eğer çok para kazanmak, zengin olmak, kısa yoldan köşeyi dönmek gibi amaçlarınız varsa Kanada size göre bir yer değil. Eğer amacınız Türkiye'deki her türlü saçmalıktan, trafikten, hava kirliliğinden uzak insanca yaşamaksa, o zaman gidin. Şekilcilik, gösteriş budalılığı, lüks ve israf yarışı, en yakın akrabalarınızın dahi samimiyetsizliği sizi sıkıyorsa, durmayın bir dakika! Çocuklarınıza iyi bir eğitim ve gelecek sağlamaksa, tam isabet doğru bir karar veriyorsunuz. Ama unutmayın ki her şeyin bir bedeli var, bunun için çok çalışmanız ve çok mücadele etmeniz gerekiyor. Bu kitapda, Kanada’ya göç tecrübesi yaşamış olanların deneyimlerini, gerçek Kanada’yı bulacaksınız. Kanada göçmeni olmak isteyenlere, öğrenci veya ziyaretçi vizesiyle ülkeyi tanımayı hayal edenlere Kanada’ya gitmenin yolları gösteriliyor. Göçmenliğin, öğrenciliği ve çıkartılan engelleri aşmanın püf noktalarını burada. Kanada’da nasıl iş kurulacağını, dil kursuna, üniversiteye, master ve doktoraya nasıl başvurulacağını öğreneceksiniz. Göçmenlerin yaşadığı sıkıntılarıyla tanışacak ve en belalı mesele iş bulma yollarında yaşanmış tecrübelerden dersler alacaksınız. Dünyanın en özgür, en yeşil, en konforlu, çok kültürlü, çok dinli, bol hoşgörülü canlar, cananlar diyarını keşfedeceksiniz.
https://www.academia.edu/7208740/Kanadal%C4%B1_T%C3%BCrkler
PKK Cumhuriyeti ve AK Parti, 2013.
Ancak ülkemizin bölünmesine, emperyalist planı olan Kürdistan bölgelerinde PKK Cumhuriyeti kurulmasına da karşı çıkmalıyız. Hizmet’e karşı yürütülen paralel devlet hikayesi aslında tilkinin bir “Haçsız Haçlı Savaşı” olabilir. Zira bu yöntem CIA ve MOSSAD’ın yıllardır Jakop’un kullandığı bir tilki hikayesidir. Süfyanizm Oligarşisi ve global İslam düşmanları Hizmet’e savaş ilan etti, PKK teröristleri ve Ergenekon ile ittifak yapıldığı artık gizlenmiyor. Bundan sonra tilkinin gayesi paralel bahanesi ile kamuoyu oyalanırken ve aldatılmış iken belirlenen Büyük Kürdistan haritasında Türkiye ayağını MİT ile ülkemizden ustalıkla kotarmaktır. CIA ve MOSSAD, Kürdistan’ın Suriye ve Irak ayağını MİT ile beraber kurdu, kopardı, sıra büyük hırsızlığa geldi. KCK, dört ülkede kurgulanan üst yapının adıdır.
https://www.academia.edu/13382798/PKK_Cumhuriyeti_ve_AK_Parti
Ergenekon'un askeri kanadı JİTEM'in asit ölüm kuyularını ortaya çıkaran Faruk Arslan, JİTEM'in istihbarat toplama ve fişleme tekniklerini çok gizli bir belgeyle deşifre ediyor. Bir var, bir yok; hem var, hem yok denilen JİTEM adlı meşhur efsane Van Gölü Canavarı’nı belgeliyor. Faaliyetlerini durdurduğu iddia edilen JİTEM’in Jandarma İstihbarat Timi (JİT) adı altında hala aktif faaliyet yürüttüğünü gözler önüne seriyor. JİTEM'in nasıl kurulduğu, örgütlendiği, iç savaşlarını okuyacaksınız. JITEM’in cinayet listesi uzun, krokileri, infaz yöntemleri çeşit çeşit... Asit ölüm kuyuları, ölüm tarlaları, köprü altları, çukurlar... JİTEM’in kullandığı itirafçı Abdülkadir Aygan, mide bulandıran cinayetlerini anlatarak kirli bağırsaklarımızı deşifre ediyor. Halkta korku ve panik oluşturan JİTEM ejderhası artık çuvala sığmıyor. Bir JİTEM, bir PKK öldürüyor. İki arada bir derede kalan vatandaş ne yapacağını bilemiyor, siniyor, korkuyor, susuyor. Bu kitap, JİTEM cinayetlerini ele alarak, hangi gerekçe ile olursa olsun devletin yargısız infaz yapamayacağını, terör estiremeyeceğini, cinayet işleyemeyeceğini savunuyor. Bölgede akan kan durmadan kanayan yaraların sarılamayacağını görmeye davet ediyor. Hayalet örgüt, ‘ Van Gölü Canavarı’ JİTEM’e dur demenin vakti geldi geçiyor. Varlığı halen yalanlanan Van Gölü Canavarımız JİTEM’i anlatan bu kitap şahitlerle ispatlıyor: Kral Çıplak.
https://www.academia.edu/12984992/Van_G%C3%B6l%C3%BC_Canavar%C4%B1_J%C4%B0TEM
Ergenekon’u deşifre eden, kilit adam, kara kutu Tuncay Güney, sürekli konuşuyor. Ergenekon iddianamesinde adı en çok geçenler arasında dokuzuncu sırada, tam 592 kez geçiyor. Ama Ergenekon davasına dayanak olduğu halde güvensizlikten tanık veya sanık yapılmadı. Şehir efsanesi haline getirilen medyatik yaşam öyküsü, ilişkileri sanal mı, gerçek mi? Ortada, ajan filmlerine taş çıkartan bir figür duruyor, kimse gerçekleri araştırmıyor. Kimilerine göre en uçuk romanlarda ve filmlerde bile, böyle sanal kahraman, usta oyuncu bulmak zordur. Şok açıklamalar yapan Güney’in, anlattıklarının ne kadarı doğru, kayıp çuvaldakiler neler? CIA ajanı sanılan Güney’in evine baskın yapan CIA ajanı neden çok şaşırdı? Mısır’da MOSSAD ajanlığından ceza aldığı halde neden Interpol tutuklamıyor? Ergenekon davasında dış istihbaratlar, gerçek baronlar, finans kaynakları neden yok? JİTEM’in yargısız infazları, faili meçhullerin mezarı: Ölüm Asit Çukurları nerede? Kimdir bu derin devlet, gerçek lideri, baronu kimdir, ne gibi bağlantıları vardır? Kanada’da, Güney’i gerçekten MOSSAD mı koruyor, yoksa sıradan bir vatandaş mı? Yılan hikâyesine dönen iltica davasında, bahsi geçen homoseksüelliği neden gerçek dışı? Haham yardımcısı olarak çalıştığı sinagoga neden Rebai olamaz, oldu ise nasıl oldu? Terörist Abdullah Öcalan, neden onu MOSSAD ajanı ilan etti; operasyonu onlar mı yürütüyor? Tuncay Güney’in gerçek hayat hikayesi bambaşka. O, sıradan bir ‘kahraman’ Çorumlu. Bu kitapta kafanıza takılan soruların gerçek cevaplarını bulacaksınız.
https://www.academia.edu/11590360/Kara_Kutu_Tuncay_G%C3%BCney_Son_tashihlerle_
Ergenekon olmadı, Göktürk verelim! Ergenekon yapılanmasının kabuk değiştirdiğini ve yeni bir isim aldığını ilk defa bu kitapda okuyacaksınız. Patent hakkını tescil ettirmek için açıklıyorum: Ergenekon’un yeni adı Göktürk’tür. Deşifre olmamış yeni isimler ve kadrolarla donatılan yeni derin devlet, yapısı içine artık alnı secdeye gelen muhafazakarları ve Kürtleri de alıyor. Çerkezler yine işbaşında! Dinle, azınlık ve etnik yapıyla barışık yeni sistem, Silivri’de yatanları terhis ve tahliye konusunda 2011’den beri hükümetle pazarlık yürütüyordu. 2014’de emellerine kavuştular, her şey tersyüz edildi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Süfyanizm Oligarşisi tarafından zafiyetlerinden yakalandı ve cemaat ile savaşması için ikna edildi. Yeni ismin babası ve teorisyeni Encümeni Daniş-i ve projeyi onaylanan Milli Birlik Komitesi’ni kutlarım. İktidar ve muktedir devlet olduğuna kendisini kaptıran AK Parti’ye de “çakma Göktürk”le uğurlar dilerim. Ergenekon Gökktürk oldu! TSK bünyesinde kurulan Türkiye Ulusal Stratejiler ve Hareket Dairesi (TUSHAD) Genelkurmay’da bağlı faaliyet gösteren ordu içindeki derin strateji merkezidir. Muharebe Arama Kurtarma (MAK) birimi Özel Kuvvetlerin en seçkin birimidir. Tıpkı MAK ve TUSHAD gibi Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) da devlet iradesi ile kurulmuş yasal bir kurumdur. Ankara Gölbaşı’nda hem Polis Özel Harekat’ın hem de Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın eğitim tesisleri bulunuyor. Yeniden yapılandırılan, Genelkurmay, Jandarma ve Emniyet istihbaratı tek elde toplayan Milli İstihbarat Merkezi (MİM)’in de merkezi burasıdır. MİT’in çok güçlü hale getirilmesi kamuoyu adına bir yem, bir aldatmacadır, esasen MAK ve TUSHAD güçlenmiştir. ÖKK ve MAK’ta yasadışı bir yapılanma olduğu hep inkar edilmiş, Göktürk yapısı saklanmıştır.
https://www.academia.edu/11590328/Yeni_Ergenekon_G%C3%B6kt%C3%BCrk
12 Eylül işkencecilerine zaman aşımı beraatı verildi. Mağdur Musa Kocaoğlu'nun verdiği dilekçenin neden ve nasıl sonuçsuz kaldığının kitabıdır bu. Gazetecilk görevimi yaptım ve gerekli suç duyurusunu savcılığa mağdur Musa Kocaoğlu ile 12 Eylül 2011'de yaptık. 12 Eylül 1980 askeri darbesinde görev alan işkenceci devlet görevlilerinin zaman aşımı nedeniyle kovuşturulamadığı ortaya çıktı. 12 Eylül mağdurlarından Musa Kocaoğlu’nun devam eden 12 Eylül davasına müdahil olmak için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği dilekçeye Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı 23 Kasım 2012’de cevap verdi. Samsun Cumhuriyet Savcısı Sadi Geğin, askeri darbesi sonrası işkence yapan ilgili görevlilerinin kovuşturulmasına yer olmadığına karar verdi. Bu kararla cumhuriyet savcılarının neden 12 Eylül darbesini gerçekleştirilen Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya dışında görev alan binlerce devlet görevlisini yargı önüne çıkartamadığı açıklığa kavuştu. Musa Kocaoğlu, müdahillik talebinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca değerlendirilecek olmasını memnunlukla karşılarken, 12 Eylül darbesinde rol oynayan işkenceci devlet görevlilerinin yargı önüne zaman aşımı bahanesiyle çıkartılmamasını saçmalık olarak niteledi. '12 Eylül'ün işkencecisine zamanaşımı zırhı olmaz' Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 12 Eylül döneminde işlenen işkence suçlarına ilişkin ‘zamanaşımı’ ve ‘somut delil yok’ diye verdiği takipsizlik kararı, daha önce 15 Mayıs 2012’de Çarşamba Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kaldırıldı. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne atıfta bulunarak, “kamu görevlilerinin işkence ve yaşam hakkının ihlali suçlarında zamanaşımı olamayacağına” hükmetti. 12 Eylül darbesinin hayattaki mimarları hakkında dava açan, özel yetkili savcı Kemal Çetin, işkence ve kötü muameleye ilişkin suç duyurularıyla ilgili olarak, bu suçlarda ‘failler kamu görevlisiyse zamanaşımı ve af olmaz’ diyerek, 47 ilin başsavcılığından, bu iddialarla ilgili soruşturma istemiş, Samsun Başsavcılığı ise ‘zamanaşımı’ gerekçesiyle takipsizlik kararı vermişti. Çarşamba Ağır Ceza’nın kararı nedeniyle Samsun Savcılığı da iddiaları araştırması gerekirken, savcının benzer karar vermeye devam ettiği ortaya çıktı. İlk etapta 47 ile suç duyurularını ileten Ankara Başsavcılığı, darbe ve işkenceler konusunda 12 ayrı kente daha dilekçe gönderdi. Böylece darbe ve işkence iddialarıyla ilgili dosya gönderilen il sayısı 59’a yükseldi. Aydın ve Amasya’da başlatılan soruşturmaların ardından Samsun Başsavcılığı’nın verdiği “zamanaşımı” karar, Erdoğan ve AKP’nin işkenceci derin devlet ile aynı çizgide olduğunu 2012’de ispatlıyordu.
https://www.academia.edu/7199126/12_Eyl%C3%BCl_Zanl%C4%B1lar%C4%B1
https://www.academia.edu/29478094/12_Eyl%C3%BCl_%C4%B0%C5%9Fkencecileri
TÜRKİYE'DE ÖTEKİ ADAM YAYIN EVİNDE 10 BİN TİRAJLA KAĞIT BASKI OLARAK SON BASILAN bu kitabımı kitapçılarda bulabilir veya online kitapçılardan hemen sipariş verebilirsiniz. Satıştadır, burada pdf olarak henüz bulunmuyor. Bilâd-ı Ekrâd: Kürt diyarı demektir. Osmanlı padişahlarının tabiriyle Kürdistan. 18 Ekim 1525 tarihli, Kanuni Sultan Süleyman’ın fermanında egemenlik alanı dile getirilirken Kürdistan ifadesi kullanılıyordu. Oysa ki günümüzde çok korkulan bir kelime haline getirilen Kürdistan, aslında tarihi bir realite ve gerçeklik miydi? Kürdistan’ın ve Kürtlerin Kökeni Antik Çağda Kürt Aşiretleri Tarihte Bilinmeyen Kürt Beylikleri Orta Anadolu’da İlk Kürt Yerleşim Bölgeleri Kanuni Sultan Süleyman’ın fermanındaki Kürdistan Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde 16 ve 17. Yüzyıllarda Kürdistan Canbolat Kürtleri neden Osmanlı’ya Başkaldırdı? Şeyh Ubeydullah İsyanının Nedeni ve Belgeleri Marogulov’un Kürtçe alfabesi Hürriyet Âşığı Bir Osmanlı Kürt Aydını 150′likler kimdiler, Ne yaptılar, Ne oldular?, Kürt Alevilerin Kürdistan hayali Bugünkü Kürt meselesi 90 yıllık İngiliz planı mı? Yahudi Kürtlükten Nakşibendi – Halidi Şeyhliğine Barzan Aşireti ve Barzaniler İdrisi Bitlisî ve Said Nursi’nin Faaliyetleri M. Fethullah Gülen’in Kürt sorununa çözümleri Son Kürt İsyanı: PKK Kısacası bu kitap, Kürtlerin saklı kalmış tarihini ele alarak, kısılmış sesine ve asırlardır kardeş olan iki halkın ortak aklına kulak veriyor. Bu kitapla bir yandan neredeyse yok sayılan Kürtlerin medeniyetini Kürt kaynaklarıyla ortaya çıkartılırken bir yandan da Kürtlerin kimlik sorunu masaya yatırılıyor. Kürtlerin kurduğu beylikleri, Kürt edebiyatını, Kürt dilini, Kürt aşiretlerini ve Kürt isyanlarını derinlemesine ele alan bu kitap bir kaynak eser özelliği taşıyor.
Faruk Arslan’ın 2006 ile 2011 arasında Canadatürk ve başka medya organlarında yazdığı köşe yazılarını toplu olarak bu kitapdan okuyabilirsiniz… Haziran 2007’den beri Ergenekon Terör Örgütü adıyla yargılanan kurumun ilk ve gerçek adı Teşkîlât-ı Ergenekon’dur; Teşkîlât-ı Mahsûsa’nın, elbette Sebataycı ile Mason Bektaşi takımının devamıdır. Ergenekon’u ortaya çıkartma serüvenim 2000 yılı sonlarında başlamıştı ama medya olaya ilgisizdi. 2000 ile 2006 arasında sonsaniye.net de yayımlanan makalelerime sürekli tehditler alıyordum, küfürler ediliyordu. Kanada’da olduğum için ulaşamıyorlardı… Ergenekonculardan gelen onca baskılara rağmen durmadım, duramazdım. Canadatürk’te beş yıldır aralıksız Ergenekon’u yazıyorum, derin devlet ahtabotunun kuyruğunu bir kere yakalamıştım, bir daha bırakamazdım… Onlarca makalem Ergenekon soruşturmasından yıllar önce kaleme alınmıştı. Eski Ergenekon’dan yeni Ergenekon’a geçen süreci anlatıyordum. Kamuoyu Ergenekon ile ilgili hiç bir şey bilmiyordu. Tuncay Güney, onu ortaya çıkarıp, meşhur edeceğim 1 Ekim 2006’ı bekliyordu. Ergenekon’un ne olduğunu ancak bu kitabı okuyarak anlayabilirsiniz…
https://www.academia.edu/3493041/Te%C5%9Fk%C3%AEl%C3%A2t_%C4%B1_Ergenekon
Türkistan ve ötesine hicretim 1990′da başladı. “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” demiş atalarımız. Hakla batılı ayırt etmeyi vazifesi bilenler için her zaman bir 10. köy vardır. Hep bir Ebu Zer Gifari, bir Behlül-i Dânâ gibi yaşamak, ismimin manasıyla müsemma olmak istemişimdir. 1991 ve 1993’de Yağmur Gözlü bir Hak Dostu şahsıma özgü iki defa benzer duayı yapmıştı: İlkinde, Hakkın batıldan ayrılmasında mübarek ve mücehhez ‘dava arkadaşım’, ikincisinde; sadece ‘dava kardeşim’ Faruk Arslan beye diyordu… Bu güne kadar 9 köy dolaştım, yine de doğru bildiklerimi karşımda kim olursa olsun ve nerede bulunursam bulunayım söylemekten çekinmedim. Bu eserde gezdiğim ülkeleri anlatıyor ve gördüğüm kulisleri, doğru bilgileri sansürsüz aktarıyorum. 10. köy, 2006 ile 2011 arası Kanada’da yayımlanan Türklerin gazetesi Canadatürk idi. 1998 ile 2003 arasında Ali Alperen mahlasıyla yazdığım Türkistan köşesi, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun kurduğu Büyük Birlik Partisi’nin yayın organlarındaydı.
https://www.academia.edu/3493024/T%C3%BCrkistan_ve_%C3%B6tesi_Gezdiklerim_G%C3%B6rd%C3%BCklerim
Bu eserde, 1992 ile 2011 arasında aykırı insanlarla gurbet ellerde yaptığım 15 aykırı konuşmalara, röportajlara yer veriyorum. Rahmetli Azeri lider Haydar Aliyev ile yaptığım tarihi röportaj, Karabağ diplomasisi ve bol petrol konsorsiyumlu yıllarım, araştırmacılara kaynak teşkil ediyor… Rahmetli Elçibey ile son yaptığım vasiyet gibi röportaj. Rahmetli Azeri şair Bahtiyar Vahapzade ile geçen 7 yılın sırları, hatıraları. Namık Kemal Zeybek, değerli sanatçılar Ahmet Özhan, Tuluyhan Uğurlu ve Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne ile sıra dışı konuşmalar. Yarım yüzyıla yakın ömrünü gurbetde geçirmiş başarılı akademisyenlerimiz; Prof. Dr. Fuad Şahin, Prof. Dr. Tözün Bahçeli, Prof. Dr. Feridun Hamdullahpur ve Prof. İbrahim Dinçer’dan müthiş tesbitler… Kanadalı yabancı akademisyen Prof. Dr. Dimitri Kitsikis, din adamı Dr. Damien MacPherson ve politikacı Prof. Dr. Tony Ruprecht’den tarihe not düşen önemli açıklamalar. Ve Amerikalı Dr. Jill Carrol’a göre Fethullah Gülen…
https://www.academia.edu/3492973/Gurbetde_Ayk%C4%B1r%C4%B1_Konu%C5%9Fmalar_15_Tarihi_R%C3%B6portaj
Ergenekon operasyonundan tam iki sene önce eski Ergenekon’dan yeni Ergenekon’a geçen süreci detayları ile bu kitapda anlatmıştım. Toplatılan daha doğrusu Sedat Peker mafyası tarafından engellenen bu kitabı heyecanla okuyacaksınız. Türkiye’nin tarihini değiştiren bu eser, Ergenekon’u şu andaki haliyle ilk kimin ortaya çıkardığına delil teşkil ediyor. Aslında Evreca yayınevleri tarafından Temmuz 2005’de basılan ‘Vadi’nin Şifresi Çözülüyor’ adlı kitabım bir oyunun ortasına düştü. Kitabevinin daha sonra Ergenekon sanığı olacak Sedat Peker’e ait olduğunu geç öğrendim. Kitabı SEKA’ya gönderdiklerini iddia eden Sedat Peker’in kardeşi Atilla’ya inanmak zorundaydım, kitabı hiç basmayıp beni kandırdıklarını biliyordum. Ergenekon’un ortaya çıkmasını engellemeye çalışıyorlardı, kamuoyu Ergenekon ile ilgili hiç bir şey bilmiyordu. Tuncay Güney daha ortaya çıkmamıştı. Daha doğrusu benim onu ortaya çıkarıp, meşhur edeceğim 1 Ekim 2006’ı bekliyordu.
KARAKUTU YAYIN EVİNDE BASILAN KİTAPLARIM
https://www.academia.edu/3492804/Kurtlar_Vadisi_Fenomeni
Hazar'a kıyısı olan 5 ülkeyi savaşın eşiğine getiren kriz bölgede petrol araştırması yapan BP şirketine ait bir geminin İran hücum botları tarafından durdurulmasıyla başladı.
ABD Dışişleri Bakanlığı raporlarına göre, Hazar'da henüz keşfedilmemiş en az 163 milyar varil petrol var. Piyasa değerinin ise 4 trilyon Dolar olduğu tahmin ediliyor. Böylesi zengin kaynaklara sahip Hazar'a kıyısı olan Azerbaycan toprakları, dünyanın süper güçleri ve büyük petrol şirketleri tarafından takip altında tutuluyor.
Rusya ve ABD tarafından paylaşılmaya çalışılan kara altın sahibi bu coğrafyada bütün olup bitenler Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor.
Kasım 2006'da Karakutu yayınları tarafından basılan bu eser, kitapçılarda tükendi. Müslümanlar tarafından tarihte Hıristiyanlık üzerine yazılanlar genellikle "reddiye" edebiyatıydı. Halbuki teslis havzasında tevhidin izi sürülürse karşımıza kurtuluşa ermiş Hak dostları çıkıyor. Barnaba, Hıristiyan dünyasından asırlarca gizlenen bir Tevhid eriydi. Barnaba’nın çizgisi, İslamiyetle benzerdir. Hıristiyan dünyası, onu yıllarca yok saydı. İncillerde ismi geçmesine rağmen benimsemedi. Havarilerden bile saymadı. Oysa Barnaba ve takipçileri, gerçek sevgilinin tevhid inancında olduğunu yüzyıllarca yaymaya çalıştılar. Hıristiyanlık tarihi içinde, uzak yıldızlar gibi bir parlayıp bir sönen, ancak varlığını muhafaza eden bir "muvahhit çizgi" hep var olagelmişti. Mesih’in Hızır’ı Barnaba adlı kitabım, son Papa’nın Türkiye ziyareti öncesi basıldı ve geniş yankı uyandırdı. Elinizdeki bu baskı genişletildi ve yenilendi. Kayıp İncili bulup okuyan, dokunan ölüyor veya başı beladan kurtulmuyor.
Osmanlı İmparatorluğunu ve Türkiye`yi yaklaşık iki asırdır Mason Bektâşilerin kurduğu derin örgütler yönetiyor. Masonik Bektâşi yapının geçmişte kullandığı İttihat ve Terakki geleneği Ergenekon ile bugün ortaya çıkmış gözüküyor. Mason Bektâşilik ve Geleneksel Bektâşilik arasında ki savaşta 1997de yol ayrımına gelindi. Bu savaşın sonuçları ise en fazla Masonik Bektâşilikten kurtulmaya çalışan Alevileri etkileyecektir. Encümen-i Daniş laik bir Mason Bektâşi tarikatı mı, yoksa derin devletin Büyük Devlet Jürisi mi? Bir asırdır Türk Silahlı kuvvetlerine, bürokrasiye, yargıya yerleşen, Türkderin devleti Ergenekonun gerçek sahipleri Mason Bektâşiler mi? Mason Bektâşiler elit Bektâşiliği neden savunuyor ve Anadolu Aleviliğinden kendilerini ayrı görüyorlar? Sabataycıların, Masonlukla Bektâşiliği mezcederken kullandıkları Hurufilik ile Kabala arasındaki ilişki nedir? Alisiz Aleviliği neden icat ettiler, Aleviliği İslam dışına çıkarma gayretleri başarıya ulaşabilir mi? Bektâşiler ve Alevilerin çoğu neden solcu Kemalist`tir veya kendilerini Kemalist olarak tanımlıyorlar? Yabancı istihbaratlar, Masonik Bektâşilerle birlikte Alevi sorununu provoke mi edecekler?
https://www.academia.edu/3492749/Mason_Bekta%C5%9Filer
"Tanıtım. “GATAkulli” numarasını ilk icat eden Ergenekon zanlılarından önce “Eşekler Sınıfı”dır. Bu hatıralarımı romanlaştırmam hayatımda yaptığım en büyük eşeklik! Bir askeri okulda gerçekten yaşamış olan bu sınıfın “Eşekbaşı” Ferruh, ‘eşekce’ sorular soruyor: Ordumuzda Suriye’daki mezhepçi Baas rejimi benzeri Alevi-Sol-Mason bir cunta mı vardı? 1986’da başlayan Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki irtica operasyonu bir CIA-Mossad ürünü müydü? Bugüne kadar askeriye ile ilişkisi kesilen on bine yakın dindar subay ve astsubaya kimler komplo kurdu?YAŞ kararları alınırken komutanların önüne konan her dosyada neden Turgay Cüce’nin ifadesi yer alıyordu? İşkence altında alınan ifadelerin altını dolduran istihbarat elemanlarını MOSSAD mı eğitti? Necdet Öztorun, Doğu Aktulga ve Çetin Doğan’ı görevlendiren CIA-Mossad ikilisi mi? Tahsin Şahinkaya 1 Numara mı? Orduya sızan yabancı güçler ve yerli işbirlikçilerinin emrındekı ve emir-komuta zinciri dışındaki bu odak, dindarları orduda istemiyor. Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlıkları kararı ile askeri okulla ilişkisi kesilen dindar askeri öğrencilerin dramı, ilk defa roman öyküsü ile yazılıyor. Bu eser, 1987’den beri son 27 yılda tam dört defa yazıldı ve çöpe atıldı. Yanlış yazılan tarihi düzeltmenin zamanı geldi. Bu çalışma, çok sevdikleri askeri okullarından haksız yere atılan yedi binden fazla vatan evladının aziz hatırasına hasredilmiştir. Ayrıca annem Nehire Arslan gibi üzüntüsünden ağlayarak kahrolan, hayatına son veren nice mağdur annelere ve halen ızdırap çeken yakınlarına ithaf olunur. "
https://www.academia.edu/7199061/GATAkulli
Yuz Asaf, Budistler ve Hindularca ‘Bodhisattva’ veya ‘İssa’ adıyla tanınan, peygamberliğini M.Ö. 100′de Hindistan’da ilan eden meçhul bir kişiliktir. Bu meçhul peygamberin etrafında kopartılan fırtınalar Keşmir’de, Hz. Isa Efsanesi’nin konusunu oluşturuyor. İslam ve Hıristiyan kaynaklarında 14-29 yaşları arasında nerede olduğu bilinmeyen Hz. Isa Budist midir? Hıristiyanlık Budizm, Budizm Yahudi kaynaklı mıdır? Hz. İsa’nın çarmıhtan kurtulduktan sonra Türkiye – İran – Afganistan üzerinden Hindistan’a geldiği, isim değiştirerek Yuz Asaf adını aldığı ve 120 yaşına kadar dinini tebliğe devam ettiği doğru mudur? Buda’nıın işaretiyle, beklenen Lama düşüncesinde bebekken korunmaya alınan, beyaz tenli olduğu için adı ‘Bagwa Bodhisattva Avalokitesvara’ konulan İssa, Hz. İsa mıdır? Hindu kutsal kitapları ve Vedalar’da, İssa’dan nasıl bahsediliyor ve bu kitaplarda yer alan son peygamber Hz. Muhammed’in ‘Kalki Avatar’ adıyla son kurtarıcı olarak tanımlanması neden gizleniyor? Hıristiyanlığın ve İslam’ın Batı’da yayılmasından sonra Hindistan ve Orta Doğu arasında ki benzer isimler nelerdir? Kayıp 10 İsrail kavminin izini Afganistan ve Hindistan’da bulan Yahudiler, Yuz Asaf’a neden sahip çıkıyor? Yuz Asaf’ı Hz. İsa olarak lanse eden ve Mesihliğin kendisine geçtiğini varsayan Ahmediye-Kadıyani mezhebi kurucusu Gulam Ahmed, İngiliz İstihbaratı’nın ajanı mıydı? Bütün bu ilginç soruların cevaplarını bulacağınız Keşmir’de Hz. İsa Efsanesi, Hz. İsa’ya atfedilen söz konusu iddialarla ilgili geniş bir perspektif sunuyor.
https://www.academia.edu/1058939/Ke%C5%9Fmirde_Hz_%C4%B0sa_AS_Efsanesi
1980’lere kadar Kanada’da ciddi bir nüfus oluşturmayan Müslümanlar ve Türkler, 2000’li yıllarla birlikte çoğaldı. Ekonomik krizler ve savaşlar müslümanları Kanada’ya sevketti. İlk Kanadalı Müslümanlar kimlerdi ve Türklerin Kanada macerası nasıl başladı? Her yıl neden 3000 kişi Kanada’da müslümanlığı seçiyor?
https://www.academia.edu/7198981/Kanadal%C4%B1_M%C3%BCsl%C3%BCmanlar_M%C3%BChtediler_ve_T%C3%BCrkler
Almanya neden HDP'yi koruyor ve Kürt isyanının siyasileştirmesi sürecini yönetiyor? Erdoğan Süfyan'ı ve Saldıray Berk askeri Süfyanizmi Göktürk Gladyosu ile temsil ediyor. TBMM Başkanı İsmail Kahraman ise Büyük Kulüp Başkanı olarak yerli Gladyo'nun yeni başkanlığına getirildi. Almanya, Türk ekonomisinde 40 yıldır 1. yerde. Almanya'nın Erdoğan'dan elini üzmesi ve Hürriyet gazetesinin de yarı sahibi olan Springer'in ülkeden çekilmesiyle kafalar ve işler karıştı. Dünya ayrışıyor ve 3. dünya savaşında yıkımına karar verilen ülke Türkiye oluyor. Hitlerizmi getiren yeni Ergenekon olan Göktürk yapılanması Erdoğan'ı kullanıyor. Avrupa’da artan ırkçılığın merkezi olan Almanya’da, Gladyo’nun Derin Devleti Kılıç, Alman Gençliği Birliği (BJD) ile yabancı düşmanlığını körüklüyor. Son Gladyo olarak tasfiye edilmeden kalan Kılıç, Ergenekon’ı da yöneten derin güç. Almanya’nın Amerikan çıkarlarına hizmet eden Kılıç’tan kurtulma kararı alması halinde Ergenekon sürecinde olduğu gibi ortaya kirli Alman ve Amerikan bağırsakları dökülecektir.
https://www.academia.edu/29700176/PANZER_VE_K%C3%9CRT_%C4%B0SYANI
Şeytan Tapınağı emriyle zulümler görmüş, katledilmiş, hakları gasp edilmiş, travmalara uğramış nice masumların aziz hatırasına hasr edilmiştir. Şeytan Kilisesi, Anton Szandor LaVey'in 1969'da yazdığı Şeytani İncil'de ifade edilen satanizmi uygulayan dinî organizasyon. LaVey'in ölümünden sonra Şeytan Kilisesi'nin başına Peter Howard Gilmore "baş rahip" olarak geçmiştir. İlk Şeytan Kilisesi, Şeytan Kilisesi'nin baş rahibi Peter Gilmore'un düşünceleri ve faaliyetlerine karşı çıkan, Anton LaVey'in kızı Karla LaVey; "First Satanic Church" (İlk Şeytani Kilise) oluşumunu kurmuştur. Set Tapınağı, 1975 yılında Amerika'da, eski bir rahip olan "Michael Aquino" tarafından kurulan; Mısır tanrısı Set'e tapınma amaçlı okült organizasyon. Kimi çevreler tarafından teistik satanist bir organizasyon olarak tanımlanmıştır. Dokuz Açılar tarikatı, daha çok küçük gruplar halinde Avrupa'da görülürler ve bazıları satanist olarak tanımlanır. Bünyesindeki iki ana grup dikkat çeker. Bu gruplar gelenekçidirler ve antik kaynaklara saygı gösterirler, daha keskin ve katı yaklaşımları vardır. Luciferizm, kendilerini, şeytanın en seçkin topluluğu olarak gören ve gizliliğe önem vermeleri nedeniyle günümüzde de ne tür törenler ve etkinlikler yaptıklarına dair çok fazla bilgi bulunmayan bir teistik satanizm mezhebidir. Kimdir Şeytan Tapınağı'nı ilk kuranlar? Hangi Mabed şeytana hizmet ediyor? Devlet Dinlerinin kurduğu din ve kültürler hangi ırktan, dil, renk ve kültürden olursa olsunlar, Şeytan Tapınağı kölesi nasıl oluyorlar? Bir ırka karşı ayrımcılık yapmak değil bu eserin gayesi. İsrailoğulları adlı lanetlenen kavim, aynı özellikleri sergileyen herhangi bir kavim bugünde olabilir. Kur'an, ayrımcılık ve ırkçılık yapmaz. Anlatılmak istenen hasiyetler ve karakterler, kolektif din ve kültürlere geçmiş isimlerle ahlaki dersler vermek hedeftir. Nifak merkezi, dün Yahudi ırkı olabilir, bugün Türk ırkı arkasında saklanan Pakrudini bir çete olabilir. Münafıkların binbir türlü maskesi, şeytanın çeşit çeşit yüzleri var. Şeytan, 21 değişik güzergahtan inan ve insalığa sürekli saldırıır. İman ve küfür mücadelesi kıyamete kadar devam edecektir. Küffar ve küfür, yalan söyleyen, iftira atan, kamu ve kul hakkı yiyen hırsızlardır. Terörle korku meydana getirmek ve Şeytan Tapınağı'nda diktatörlük kurmak Lusifer Şeytanı'nın tek hedefidir.
https://www.academia.edu/32257325/%C5%9Eeytan_Tap%C4%B1na%C4%9F%C4%B1
Baba ocağından dağa giden yolda tek engel vardı; Okul. PKK, küçük yaştaki Kürt çocuklarının elinden kalemi alıp silahı verebilmek için bu engeli aşmak istedi. Artık PKK'nın saflarına katılan her çocuk asker okulda boş bir sıra anlamına geliyordu. Her bir çocuk asker geriye dramatik bir öykü bırakıyordu. PKK'nın yayın organlarından alınan çocuk askerlerin gerçek hayat öyküleri PKK'nın en karanlık yüzüne ışık tutacak. PKK, çocuk askerlere neden çok önem veriyor? PKK, çocuk askerleri nasıl ikna ediyor? Çocuk asker taburu nasıl marjinalleşti? Öcalan, annesinin elinden kimi zorla aldı? Karakol basan çocuk askerlere ne oldu? Öcalan'ın çocuk asker fedaileri kimlerdi? Çocuk askerler öldürmeyi nasıl öğreniyorlardı? Çocuklarını vermek istemeyen ailelerin başına neler geldi? Çocuğunu PKK'ya kaptıran annenin gözlerine ne oldu? Öcalan, çocuk asker fedailer için kimleri tehdit etti? Abdullah Öcalan ve diğer PKK liderlerinin sonu Nazi subayları gibi mi olacak?
https://www.academia.edu/37366967/PKKNIN_%C3%87OCUK_ASKERLER%C4%B0
https://www.academia.edu/37366978/Bil%C3%A2d_%C4%B1_Ekr%C3%A2d_K%C3%BCrdistan
GazeteciKanada’da yayımlanan Canadatürk gazetesinde 1 Ağustos 2008 ile 1 Mayıs 2011 tarihleri arasında yayınlanan köşe yazılarım, aslında sosyolojik analizlerdi. Bu kitapda, Kanada ve Türkiye arasında köprü kuran aykırı görüşler ve tesbitler bulacaksınız.
https://www.academia.edu/7198884/Esrar_l%C4%B1_Co%C5%9Fkun_Sosyolojik_Tahliller
Komünistlikten Zerdüştlüğe devşirilen PKK, bir Rus ve ETÖ ‘Matruşka’sına döndü. Agarta Ergenekon ve Balyozcular devrede. 15 Temmuz ile altın vuruş yaptılar. Birbiri içine geçmiş dış ülkelerin istihbarat örgütleri tarafından kullanılan bir terör oyuncağına çevrildi. 2009’dan beri terör saldırılarının azması ve şehit sayısının artması, ülkemizi yeniden yol ayrımına getirdi. Terörü sonlandırmak için iki çarenin var olduğu zannedilir: Şiddet kullanarak başını ezmek, köklerini kurutmak veya karşılıklı tavizler vermek, barışçıl yöntemle kanı durdurmak, orta yolu bulmak... Aslında her zaman bir üçüncü yol daha vardır. Türkiye’de ve gurbetteki Türkiyelilerin dilinde, kalbinde, gönlünde aynı özlem hissediliyor: Yeter artık, sabır taşı kırıldı; ne olacak bu PKK’nın hali! PKK sorunu Türkiye’yi bölmeye doğru koşuyordu. 2014 veya 2015’e kadar ülkemiz bölünmeden dayanırsa, bölgesel güç olacak ülkemizi bu tarihten sonra ne İsrail, ne Almanya ne ABD bölebilirdi. Ameller niyetlere göredir. Niyetler karanlıksa aydınlık yola çıkılması güçtür. İçte ve dışta bazı hain odaklar ve güçler PKK’yı bitirmemek için direniyorlar. Kürtler elinden silahı bırakırsa pazarlık güçlerini kaybedermiş... Verdikleri şeytani akıl buydu! Oysa gelinen nokta tam tersine doğru işliyordu. PKK şiddette ısrar ettikçe Kürtler, elde ettiği kazanımları kaybetme riski taşıyordu. Süfyan Tayub ve haramileri ile herşey kördüğüm oldu. Hatay'da büyük yıkıma doğrı götüren Agarta Ergenekon, Gladyo'nın ta kendisi ve dış güçlerin ve yerli masonların ahlaksız aracıdır. Tercümanı Erol Mütercimler, Nifak Fabrikatörü Doğu Perinçek ve çığı solcu Kemalist CHP'lilerden ve Faşist MHPli kafatası aşırı ırkçı yerli Hitlerci Nazilerden oluşan Büyük Mason Klüp Locası 2011'den beri Süfyan Tayub, haramileri ve Balyozcular çetesi ile yıkımın ana sorumlularıdır. Hesap vermek istememeleri normaldir, kibirden geberecekler... Ama ülkeyi bölüp enkaz haline getirdikten sonra bağde harabul Türkiye... Bir daha asla.
2. Baskı. Gece Yolculuğu, 2020. CRAP PUBLISHING IN LONDON
Bu çalışmanın Ruhsal Danışmanlık Psikoloji ve Farkındalık Psikoterapisinde çığır açmasını umut ediyorum. Paralom şu: Allah'a kulluk Sufi'yi özgür kılar, Kalbin Zümrüt Tepeleri'ne çıkarır, Risale-i Nur ise İslam davasına kulu derviş yapar. Bu alanda sayılı çalışmalardandır. Sufi Terapi, kalp ve insan merkezli medeniyetimizdir, toplum vicdanındaki Kur'ani ve Peygamberani ahlak normlarını bozulmamış vicdanlara duyuran bir avukattır. Sufi Terapi, üstad Said Nursi ve Gülen Hocaefendi gibi psikolojik rehberlikte ihlas ve samimiyeti bir yöntem olarak kulanıyor, yüksek “trans-ihlas vicdan” ve ahlakını esas alıyor. Sufi Terapi, Üstad Nursi ve Gülen Hocaefendi gibi akıldan kalbe yolculuk yaptırıyor, nefsimize, çağın vicdanına ve bilime Allah'ı anlatıyor. Gülen Hocaefendi'den Sosyal Bilimlere ve Psikoterapiye kazandırdığı yeni tanımlama “Vecd veya Vicdan İhlası” terminolojisidir. Bu kalp merkezli vicdan odaklı terapi metotu, vicdanın temiz hali olarak bilimsel kayıtlara Kanada’nın Wilfrid Laurier Üniversitsi’nde girdi. Batılı bilim adamları Gülen’in tanımını daha önce “Kozmik Vicdan” ve “Trans-Vicdanı” olarak tesbit etmişlerdi. Çünkü vicdan yanlış yapmaktan alıkoyan bir iç bekçidir, doğruları tartan iç ölçüdür, hakikatin nasıl yapılacağını anlatan bir iç eğilimdir. “Trans-Vicdan”lı, ihlas, samimiyet ve kalp merkezli Sufi Terapi der ki: “Allah'a kul olan, köle olan kula kul olmaz, kimseye köle olmaz, satın alınamaz çünkü vicdanı hür ve temiz özgür bir savaşçıdır.” Bediüzzaman'ın Risalelerinde psikoloji dersleri, sosyolojik tesbitler ve sosyal sinir bilim verileri sunuyor, bunlar kesinlikle Sufi Farkındalık Terapi öğretileridir. Sufi terapi, din ilimleri ile pozitif bilimleri evlendiren bir köprüdür, iman ilimlerinde Kur'an ve Hadis'e sadık kalarak öze bağlı değişim sunuyor. Sufi Terapi, dini iman bilmine Üstad Nursi ve Gülen Hocaefendi'den yararlanarak sosyal innovatif eksenli pozitif düşünce zemini kuruyor. Sufi Terapi, üstad Nursi'nin vizyonu çerçevesinde ulu kişi, şeyh merkezli değildir, kalp, ruh, zihin birliği kurma yolunda eğitim odaklıdır. İlla ki bir şeyhe el verip, bir tarikata girip, verilen zikirleri çekerek kemalata ermek gerekmiyor, bireysel Sufilik sahabe kültürüdür. Bediüzzaman, Kur'an'ın sönmez ve söndürülmez bir eser olduğunu iman hakikatlerini Risalesiyle açıkca gösterdi, çağın derdine deva oldu. Bu yol kestirme ve sağlam Kur’an ve Sünneti Seniye caddesidir. Allah ilmi isteyene verir, zenginliği istediğine verir. Dua dua yalvarmadıkça manevi ilimlere, ledünnü âleme, kalp, ruh, sır derecesine çıkılması zordur. Çilesiz, sınavsız cennet arzulayanlar rüya görüyorlar
https://www.academia.edu/29404040/VECD_%C4%B0HLASI
TEVHİD ERİ BARNABA, 2016.
Bu eserde, Pakistanlı general Abdurrahim’in tüm dünyaya yaydığı Barnaba İncil’inin çarpıcı bölümlerin Türkçesini diğer İncillerle karşılaştırmalı olarak ilk defa masaya yatırıyoruz.
Pakistan’daki Begüm Aisha Bawany Vakfı tarafından kitap haline getirilerek İslâm dünyasına kazandırılan bu eserin derinlemesine tahlilini yapıyoruz. Tevhid eri olan Barnaba ile bugunkü Hristiyanlığın kurucusu Pavlus ve kilise sistemini kuran ilk papa Simon Petrus’un Hıristiyanlığını kıyaslıyoruz.
Son bulunan üç ayrı nüsha Barnaba İncil’lerinin etrafında son yıllarda büyük bir fırtına koparıldı. “Barnabas İncili” nüshalarının içeriği ve bunların tam olarak ortaya çıkarılamaması için yurt dışı ve dışı fesat şebekesi elinden geleni ardına koymadı.
Ne yazık ki henüz bu nüshaların tam metni henüz gün yüzüne çıkarılamadı. Tercüme edilen 19 sayfada da tevhitten başka bir şey yoktur. Zikrullah vardır. İbadet etmenin önemi, Allah’a eş koşmama vardır. Elbette piyasada ulaşılabilen ile arşivlerde saklanan arasında tam karşılaştırma şansına sahip değiliz.
Hristiyan literatüründe Barnaba İncili'nin adı nerede geçmişse, oraya bir muhalefet şerhi konmuş, bu İncil'in, sahte ve uydurma olduğu, dolayısıyla reddedilmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Hattâ bu İncil'in, bir müslümanın hayal gücünün bir eseri olduğu iddia edilmiştir.
Barnaba İncili'nin Müslümanlar tarafından uydurulduğunu iddia eden Hıristiyanlık dünyası, esas itibariyle bu tavırlarıyla havarisi oldukları ilim ve araştırma rûhuyla zıtlaşma içindedir.
Barnaba İncilinin sırrı er geç çözülecek ve Hristiyan dünyasında büyük bir çatlak, kırılma veya yırtılma oluşturacak ve hakiki İsevileri İslam dünyasına yakınlaştıracaktır.
Ne var ki, İncil gökten yeniden inse ve bu orijinal nüshada Efendimizi müjdeleyen ayetler
halihazırda elimizdeki Barnaba İncilinde bulunan ayetler gibi apaçık görülse de, onlar, bu eski inatları yüzünden inkarlarında ısrar edeceklerdir.
Tabii, bir gün bulunan bu İncil nüshası gün yüzüne çıktığında, tarihin yeniden yazılması da
kaçınılmaz olacaktır. Ve o gün bazıları şimdiye kadar yazdıklarından, söylediklerinden utanarak saklanacak birer delik arayacaklardır.
Çünkü Barnaba bu incili Pavlus’la ayrılmasından sonra Kutsal kitabı değiştirmiş oldukları için Nikolaycıların komplosuna karşı yazmıştı. Bugünkü Hıristiyan kilisesi, Nikolaycıların izindeydi, bu nedenle Barnaba İncili’ni reddediyordu.Asıl geçerli “İbrahimi” inancın mirasçısı değildi.
Grek-Roma kültürü Yahudi dinsel iman içeriğini senkretizme (dinleri birbirine karıştırma) ile
şekillenmişti. Sezar'ın yaptığı gibi bir insanı Tanrı olarak onurlandırma çabası, Kutsal Üçlübirlik doğması gibi putperest kaynaklara dayanıyordu.
Hristiyanlık ve Müslümanlık, ortak noktada tevhid esasında buluşacaksa Barnaba İncil’inin bu sürece katkısı olacaktır. Asırlarca haçlı seferleri ile dinsizliği temsil eden savaş grubu tarafından savaştırılan iki din mensuplarına muhtemel Barnaba açılımını sunuyoruz.
https://www.academia.edu/37369393/TEVH%C4%B0D_ER%C4%B0_BARNABA
Sufi Terapi, 250'den fazla Sufi konsept ve terminolojinin eğitimi için seçilmiş 7 ana çatı şemsiye etrafında olumlu zihinsel değişimi kapsar. Nice Sufi alimler, evliyalar asfiyalar, İslam'ın Kur'an'ın özünü Sufi yaşamı anlatan had hesaba gelmeyen eserler yazdılar. Bunları yazacağız. “İlim öğren, kimse âlim olarak doğmaz, ilim sahibi ile cahil bir olmaz.” diyor İmam-ı Şafii. “Zahidler ahiretin padişahıdır. Arifler de zahidlerin” der Zünnun-u Mısri. “Peki, marifet nedir bilir misin? Taşlara bakan gözlerin çiçekleri görmesidir!” der Mevlana ve kalp yolunu gösterir: “Allah üstünlük bakımından gözyaşını şehitlerin kanı ile eş tuttu. Her insan yağmur damlası gibidir. Kimisi çamura, kimsi gül yaprağına düşer. O dağa bir kuş kondu, sonra da uçup gitti. Bak da gör, o dağda ne bir fazlalık var ne bir eksilme.” Kibir ve kinin cennetde olmadığını en iyi bilendir. “Övülmekten hoşlanmak kadar ahmaklık düşünülemez.” diyen Bişri Hafi (r.a.) ile kalp ehli sultanların yolunu çizmiştir. "Olgun bir adamı dost edinmek isterseniz, eleştirin. Basit bir adamı dost edinmek isterseniz methedin." diyen Sadi Şirazi aynı telden kalpten söylüyor. Sa'd-i Şirazi, “Allah eğer hikmetiyle bir kapıyı kaparsa, rahmetiyle başkasını açar.” diyor. “Düşmanınızın bile, insan olduğunu unutmayınız” diyen Hacı Bektaş-ı Veli ile “Cehennem dediğinde dal odun yoktur, Herkes ateşini buradan götürür” diyen Pir Sultan Abdal ile aynı yoldayız. Muhyiddin-i Arabi, vurgular: “Cenâb i hak sana hizmeti ibadeti farz kılmakla aslında cennetine girmeyi farz kılmıştır.” Hz. Ömer (ra), illa ki ahlaka değinir: “İnsanlığın şerefi aklıyla, asaleti diniyle; şahsiyeti ahlakıyladır.” Ve Hz. Ali (R.A): “Allah dostları o kişilerdir ki, insanlar dünyanın zahirî görünüşüne baktıkları zaman, onlar dünyanın iç yüzünü görürler.” Kalbin sahibi olan Allah, o kalbi işlettirmesini potansiyel tavırdan fiilen uygulamaya geçirmenizi, geliştirmenizi, Allah'ı anmanızı istiyor. Kalb dahi akıl gibi işleyecek. En büyük vasıta, velâyet derecelerinde zikr-i İlâhî ile zakirlik yolunda imani hakikatlara teveccüh etmektir. İnsanın kalbi ve zihni, binler âlemin mânevi haritasıdır. Ebedî, uhrevî, haşmetli bir makinenin âletleri, bir ilim kaynağı ve bilgi merkezidir. Tasavvuf, İslâmiyetin temel prensiplerine dayanarak, nefsi dünya alâkalarından ve sevgisinden kesip Allah’a ulaşma bilgisi. Ulaşılacak kemalat zirvesidir. Zalimler, Sufilere toslarlar. "İyi bilin ki, Allah'ın dostları için ne bir korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar." Yunus Sûresi, 10:62. Tasavvuf, tarikat, velâyet, seyr ü sülûk namları altında şirin, nuranî, neş'eli, ruhanî bir hakikat-i kudsiye vardır ama Vehhabiler ret eder.
TSK'DA BÜYÜK YIKIM SÜRÜYOR. 15 TEMMUZ 2016’DA SAHNEYE KONAN ÖZEL HARP KOMUTANLIĞI GLADYO OPERASYONU TİYATROSU DEVAM EDİYOR. TÜRKİYE'Yİ YIKIYOR. GENERALLER VE SUBAYLAR BİTTİ, SIRA ASTSUBAYLARA GELDİ. SORGUSUZ SUALSİZ, YAŞ KARARI DAHİ OLMADAN RESMEN ÇÖLE ATIYORLAR VE ÖZLÜK HAKLARINI DAHİ VERMEYİP TAZMİNAT TALEP EDİYORLAR. NİCE GENÇ TSK MENSUBUNA 5 YILDIR OPERASYON ÜSTÜNE OPERASYON YAPILIYOR VE İŞSİZ, AİLESİZ BIRAKILIYOR. KENDİ KENDİNİZE DARBE YAPAN DARBECİLER DARNECİ OLMAYANLARA DARBECİ DİYEREK ‘FETÖMETRE’ ADLI HİÇ BİR KURALA VE NATO SİSTEMİNE UYMAYAN KRİTERLERLE NATO ORDUSU TSK’YA AVRASYA EKSENİ İLE KAZIK ATIYOR... ÇAKMA DARBENİN AĞIR FATURASI: TSK YIKILDI VE FETÖ JARGONU İLE ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ... DARBECİLERLE ORTAK OLAN ERDOĞAN, TÜM SUÇLARINI MASUM OLAN HİZMET CEMAATİ ÜSTÜNE ATARAK GÜNAH KEÇİSİ YAPIYOR VE YAPTIRIYOR. TÜM DÜNYA GERÇEKLERİ GÖRDÜ, BİLİYOR. 15 TEMMUZ ERDOĞAN, MİT VE ÖZEL HARP DARBESİNİ İNCELEYEN BELGESELİN YÖNETMENİ J. LORENTZEN: “AB, NORVEÇ, ALMANYA İSTİHBARAT SERVİSLERİ İLE GÖRÜŞTÜM. 15 TEMMUZ'UN ARKASINDA GÜLEN'IN OLDUĞUNA İNANMIYORLAR. ERDOĞAN İLE İLGİLİ HER ŞEYİ BİLİYOR AMA SUSUYORLAR' DİYOR. NATO, ÇOKTAN KENDİ İÇİNDE YAYINLADIĞI GİZLİ RAPORUNU, ZATEN BİLEN ERDOĞAN'A JOE BİDEN İLE BİR KEZ DAHA 16 HAZİRAN 2021’DE İLETTİ. 15 TEMMUZ ASRIN EN BÜYÜK YALANI. HİÇ BİR DEVLET BU YALAN ÜZERİNE DEVAM EDEMEZ. ER VEYA GEÇ GERÇEKLERİN ORTAYA ÇIKMA GİBİ BİR HUYU VARDIR... FARUK ARSLAN 15 TEMMUZ 2021.
28 Şubat'ın 22. yıl dönümünde komedi dramanın en büyük incisi 15 temmuzda darbe yapan, 2003'de ilk denemede başarılı olamayan darbeci Balyozcu Çetin Doğan'dan geldi: 28 Şubat başarılı olsaydı 15 Temmuz olmazdı... Oysa gerçekte MGK, Nisan 2000 MGK’sında Çevik Bir ve Çetin Doğan ile aşağıdaki 109 soykırım emrini Kabul etmiş ve Ecevit hülümetine dayatmıştı, 2011’den beri Erdoğan’a harfiyen aynen uygulatıyor. Bu haberi il yazan muhabirim, 19 Ağustos 2000’de, Zaman gazetesinde. Haber Müdürümüz Ali Akkuş, 28 Şubat 2012’de tam metnini yayınladı. 11 sayfalık belgeyi ele geçirdiğimizden 12 yıl sonra kamuoyuna Zaman duyurdu. Dine küfür metinleri MGK’da resmî rapor olmuştu. 28 Şubat’ı yaşatmak için 109 emiri Askeri Vesayet Gladyo dayattı. 28 Şubat 1997 COLD COUP’dan 15 Temmuz 2016 SELF COUP’a evrilen Askeri Vesayet Rejimi, 109 maddelik Soykırım Projesi anayasasını adım adım aynen uygulatıyor. Bu ahmak metni hiçbir politikacı uzun yıllar imzalamamıştı, Erdoğan, Gül, Şener ve Arınç’a 2004’de imzalamak nasip oldu. MGK diktası ve SÜFYAN Erdoğan ile bugünlerde BİN kata dönen zulüm eser sahnede... Zaman Gazetesi’nden Ali Akkuş, 28 Şubat’ı irdelediği yazısında dine küfür metinlerinin MGK’da nasıl rapor olduğunu anlattı. 109 maddelik soykırım anayasası 11 sayfadır, 28 Nisan 2000 MGK’sında ilk defa Çevik Bir tarafından Ecevit hükümetine sunulmuştur. Tuhaf olan Dönemin “Batı Çalışma Grubu” komutanı Şahin Kuyucu, 15 Temmuz’dan sonra sahte ‘FETÖ’ bağlantısı sebebiyle TSK’dan ihraç edildi. Çetin Doğan ve Çevik Bir ekibi ise 15 Temmuz’da TSK tepesine oturdu. Erdoğan güçlülere oynadı. 15 Temmuz komedisinde Aziz Çakmak’ın çoluk çocuk soykırım yapacağız davasını savunmakta Hilal Kaplan’ın kardeşi Fatih’e düştü 18 bin Başörtülü hapsedildi AKP ile.
https://www.youtube.com/watch?v=1brZuo5u81k
Derin devlet ETÖ; 28 şubatla TR’de dindarları linç etmek adına kendileri için çok kullanışlı ve faydalı bir aparat keşfetti: Siyasal islamcılar 28 şubatı Erbakan’a imzalattırıp yasalaştırdılar 15 temmuzu Tayyibi kullanarak yaptılar, OHAL’i hayata geçirip dindarları ezip geçtiler.
KASIM 2019'DA SOYKIRIM KUDURDU VE 9 GÜNDE GÜNÜN ENLERİ… HİZMET’E VE KÜRTLERE ÖLÜMÜ GÖSTERİP ‘SITMAYA RAZI OLUN’ DENİYOR. İLK DEFA DETAYLI 11 SAYFALIK SOYKIRIM ANAYASASI 109 MADDE. NASIL ELİMİZE GEÇTİ? NİYE 2000’DE TAM YAYINLAMADIK. 28 ŞUBAT 2012’DE TAM YAYINLANDI. GAZETECİLİK İYİ MÜNAFIKLIK KÖTÜDÜR... Putin’in Kremlin Kateon Enstitüsü kurucularından Alexandr Dugin, Saray rejiminin ortağı Perinçek’le yaptığı görüşmede Türkiye, Rusyanın işgal ve ilhak ettiği Kırım’ı ve Abhazya’yı tanısın karşılığında Rusya KKTC’yi tanısın” teklifinde bulundu. Perinçek teklifi saraya iletti. AKP Kırım’ı tanırsa şaşırmayın.. Perinçek: “Elimde Erdoğan’a ait 38 tane telefon konuşması var. Hepsi hırsızlık ve yolsuzluk” Erdoğan’ın bu iddiaya karşı kükrediğini veya savcıların harekete geçtiğini duydunuz mu?? Perinçek’in: “Erdoğan bizim çizgimize geldi” sözlerini anladınız mı? SOYKIRIM PROJESİNİN 1999 MGK ORİJİNİ. ERDOĞAN BUNU UYGULUYOR. HARFİYEN. HİÇ
MİLİM ŞAŞMADI. SUÇLULAR!
15 Temmuz 2016’da İLGİNÇ TELEFON TRAFİKLERİ…ŞİRİN ÜNAL, CİHAT YAYCI VE HÜSEYİN GÜRLER 21.30’da ERDOĞAN’IN SOKAĞA İNME METNİNİ KONUŞUYOR. ŞİRİN ÜNAL, SAAT 16.00’DA AKARLA, 6.10’DA FİDANLA METNİ KONUŞTU. 23.30 HANDE FIRAT’A RECEP ÜNAL’IN METNİNİ OKUYOR. FACETİME NUH YILMAZ İŞİ… ETÖCÜ, BALYOZCU PAŞA SONER POLAT, VATAN PARTİSİ’NDE PERİNÇEK’İN YARDIMCISI VE DOĞU’NUN YAZDIĞI ERDOĞAN’IN FACETİME KONUŞMASINI CİHAT YAYCI, ŞİRİN ÜNAL ARASINDA EDİT EDEN İSİM. POSTA AST. HÜSEYİN TRAFİKTE KURYE. NUH YILMAZ MİT’DE HANDE FIRAT’I AYARLIYOR. TİYATRO SÜPER. POLAT ÖLDÜ. MUHALEFET, BAŞTA CHP O KADAR KORKAK Kİ, SONER POLAT PAŞA’NIN 15 TEMMUZ’DAKİ AKTİF ROLÜNÜ BİR KEZ SORGULAMADI. PERİNÇEK’İN FACETİME KONUŞMASINI YAZDIĞINI HALBUKİ BİLİYORLAR. SONER BUNU VİSKİ İÇERKEN ANLATIP PERİNÇEKLE ÇOK GÜLMÜŞLERDİ. GÜYA PERİNÇEK DARBEYİ DUĞİN’DEN ÖĞRENDİ. KOMİK VE KAFİR ADAMLAR… PERİNÇEK AKLIYLA SOKAĞA ÇIKAN VE HAYATINI YİTİREN 251 VATANDAŞIMIZ HESABINI BAŞTA ERDOĞAN, PERİNÇEK, CİHAT YAYCI, NUH YILMAZ, HULUSİ AKAR, HAKAN FİDAN, HÜSEYİN GÜRLER VE SONER POLAT’DAN SORMALIDIR. POLAT ÖLDÜ, DİĞERLERİ YAŞIYOR. HALKI ÖLÜME GÖNDERMEK SUÇTUR. KATİLLERİ DE SADATCI.
SEN KENDİNİ KURTAR! DARBE LİDERİ HULUSİ Akar Haziran 2016’ya kadar kendi programını uyguluyordu. Fakat Saray’ın MİT destekli sıkı markajı sonunda DARBE BİR NUMARASI RECEP TAYYİP ERDOĞAN ile anlaşmak zorunda kaldı. Pazarlıkları mezara kadar gider mi bilinmez ama en iyi ihtimalle görevden alınır en kötü(!) ihtimalle de yargılanırdı! AKAR’DAN DANIŞMANINA “SEN YAT HASAN ÇALIŞIYOR” Akar cemaatle “Terzi Hasan” üzerinden doğrudan ilişki kuruyordu. Terzi Hasan, Akar’a her yıl 10 takım giydirmenin yanısıra medyada Akar lehine haberler de çıkartıyordu. Terzi Hasan ile Adil Öksüz arasında irtibat var mı henüz bilinmese de Öksüz’ün MİT’e çalıştığı artık neredeyse kesinleşti. Akar da RTE ile yaşadığı güven bunalımının farkındaydı. Markaj ekibini tek tek tenhada sıkıştırıyordu. Abidin Ünal’ın Erdoğan kaçamak buluşmasını yüzüne vurmakla kalmadı, özel takibe de aldı
https://www.academia.edu/41246102/SELF_DARBE_15_TEMMUZ_SEN_KEND%C4%B0N%C4%B0_KURTAR_APTALLIK_OYUNU
15 Temmuz'da Türk Donanması'nda ne oldu?, 2017.
Bir tasfiye uğruna Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük ve en hain terör olayı; çok üst düzey komutanların devletlerine ve milletlerine ihanet pahasına, 300 kişinin öldürülmesi, binlerce vatandaşımızın yaralanması pahasına; bilerek ve isteyerek, öncesinde, esnasında ve sonrasında sayısız hile, tuzak ve kasıtla gerçekleştirildi. Soykırıma uğrayan donanma felç edildi. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu, 9 saat ortadan kaybolup 140 kişiyi telefonla aradı ama Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ı aramadı. Kimse ona inanmadı. İfadesi çelişkiliydi: Kocaeli Cumhuriyet başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede Bostanoğlu’nun ifadesi yok. Ancak, kendisinin ifadesi daha önce basına yansımıştı. Kendisi o gün, öğleden sonra Deniz Lisesi mezuniyet törenine katılmış, akşam saatlerinde ise Bakırköy’deki Çınar Otel’de bir düğüne iştirak etmektedir. 22.30 sularında hareketlenmeyi öğrendikten sonra otelden ayrılır ve geceyi Florya’daki İspark’a ait otoparkta geçirerek olayları takip etmeye çalışır. Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele ve İstanbul’daki Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Şükrü Korlu ile görüşmeler yaptığını ifade eder. Darbe yanlısı olmayan Korlu’nun kendisini birliğine davet etmesi teklifini Yeşilköy’den Kasımpaşa’ya intikal ederken darbecilerin eline geçme ihtimali nedeniyle kabul etmez. Ancak, bu esnada Yeşilköy iskelesinde SAT’lar tarafından kullanılan çok süratli bir atak bot ile yine bir SG botunun bulunduğunu kendisi ifade eder. Bu botla çok kısa bir sürede Kasımpaşa’ya intikal edebilecekken buna yapmaz. 15 Temmuz gecesi yaşananlar, deniz kuvvetleri tarafından oluşturulan bilirkişi heyeti tarafından şu şekilde ifade edilmektedir: “Olayları başlatan kişilerin, yıllar boyu Silahlı Kuvvetler içinde bulunmalarından dolayı, Silahlı Kuvvetlerin işleyişini ve personelin olaylar karşısında vereceği tepkileri çok iyi bilmeleri ve bundan istifade ile sahip oldukları rütbe ve makamları kötüye kullanarak; Deniz Kuvvetleri Komutanlığının ana muharip unsuru olan Donanma Komutanlığı bağlısı birliklerin her daim idame edilen yüksek hazırlık durumunu, son dönemde dünyada ve Türkiye’de meydana gelen büyük çaplı terörist saldırılar ve devam eden eylem ihbarlarına karşı idame edilen alarm durumunu ve bu kapsamda sıklıkla icra edilen sabotaja karşı koyma talimleri ile ulaşılmış olan eğitim seviyesini, birlik komutanlarının, özellikle gemi komutanlarının, yetiştirilişten gelen birlik/gemi bekasını sağlama reflekslerini, TSK’nde disiplinin temeli olan “mutlak itaat” ilkesini istismar ederek birlik/gemi hareketlerini başlattıkları anlaşılmıştır.”
https://www.academia.edu/37068258/15_Temmuzda_T%C3%BCrk_Donanmas%C4%B1nda_ne_oldu
Copyright © 2020 Sufi Therapy Counssellin - All Rights Reserved.
Powered by GoDaddy Website Builder
KİTABU'L ASFÂR Muhyiddin İbni Arabi & By @yokokadr Faruk Arslan
Satına alma platformları
GOOGLE PLAY https://play.google.com/store/books/details?id=ViKDEAAAQBAJ…